Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi 33 gencin ölümüyle sonuçlanan Suruç Katliamı ile ilgili açılan davanın ilk duruşması, saldırıdan 21 ay sonra Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesindeki Cezaevi Kampüsü’nde yapıldı.
Şanlıurfa 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın tek tutuklu sanığı, Ankara Garı Saldırısı davasından da tutuklu bulunan Yakup Şahin. Ancak başkentte 10 Ekim 2015’te düzenlenen saldırı ile ilgili davanın aynı gün görülmesi nedeniyle Suruç Davası sanıksız başladı.
Perşembe günü 6 saat gecikmeyle başlayan ve geç saatlere kadar süren duruşma, ara kararla 14 Temmuz’a ertelendi.
Olağanüstü güvenlik önlemleri altında yapılan duruşmaya saldırıda hayatını kaybedenlerin aileleri, saldırıda yaralananlar, tanıklar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Şenal Sarıhan ve Ali Şeker; HDP milletvekilleri Dilek Öcalan, Mahmut Toğrul ve İbrahim Binici; Emek Partisi (EMEP) ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nden (ESP) heyetler; Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa baroları temsilcileri ile sivil toplum kuruluşları ve insan hakları gözlemcileri katıldı.
Mahkeme heyeti, ailelerin müdahillik taleplerini kabul etti.
Duruşmayı izlemeye gelen partiler, barolar, sivil toplum kuruluşları ve SGDF’nin davaya müdahil olma talepleri ise reddedildi.
Saldırıda hayatını kaybedenlerin ölümüne sebep olan devlet görevlileri dahil tüm sorumluların açığa çıkartılıp yargılanmasını isteyen SGDF Eş Başkanı Ceren Çoban hakkında savcı, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “terör örgütü propagandası” ve “devlet kurumlarını aşağıladığı” iddialarıyla suç duyurusunda bulundu.
10 Ekim davasından tutuklu yargılanan Yakup Şahin’in bu dava için de tutuklanmasına ve bir sonraki duruşmaya SEBGİS ile katılmasına karar verildi.
‘Çok trajik bir dava’
İstanbul’dan Şanlıurfa’ya giderek katıldığı duruşmadan sonra BBC Türkçe‘ye konuşan, saldırıda hayatını kaybeden Hatice Ezgi Sadet’in ablası Özge Sadet, en küçük kardeşi Ezgi’nin kaybından sonra acılarının ve öfkelerinin hiç dinmediğini söyledi.
“Buraya gelmek, yüzleşmek için ilk adımdı ama mahkemede yüzleşeceğimiz bir katil yoktu. Bunun arkasında kim varsa peşini bırakmayacağız” diyen Özge Sadet, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok trajik bir dava, çok trajik bir durum içindeyiz. Saldırıdan yaralı kurtulan mağdurlar, aileler var ama yüzüne tüküreceğimiz bir sanık yok. Aileler, yaralılar, mağdurlar olarak sanığın oturması gereken o boş kürsüye bakıp ifade verdik. Sanığın getirilmemesi, SEBGİS ile bağlanmaması bile davanın ciddiyetin sorgulanması gereken bir durum.”
‘Suruç ve Ankara davasının ortak yönleri çok’
Suruç ve Ankara saldırılarından kurtulan Fatma Edemen de mağdur, müşteki sıfatıyla Ankara’dan katıldığı duruşmada, “davacı gibi değil sanık gibi muamale gördüklerini” savundu.
Fatma Edemen, “21 ay sonra açılan dava için çok büyük bir dosya hazırlanmış olacağını düşündük ama duruşmanın gidişatından dosyanın son birkaç ayda hazırlandığı anlaşılıyordu. Mahkeme heyeti sanki o bomba tesadüfen orda patlamış gibi olaya yaklaşmış. Ben Ankara Davası duruşmasını da izledim. Suruç ve Ankara davasının ortak yönleri çok” dedi.
‘Sanığın olmadığı bir duruşma usule aykırıdır’
Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen de duruşmanın yeri, zamanı ve usulü açısından ciddi ihlallerin yaşandığını savundu.
Ahmet Özmen, Suruç Saldırısı ve 10 Ekim Saldırısı davalarının aynı güne denk gelmesini, her iki davanın ortak sanığının duruşmaya katılmamasını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi.
Özmen, “Sanığın olmadığı bir duruşma tamamen usule aykırıdır” diye konuştu.
Suruç’ta ne olmuştu?
20 Temmuz 2015’te SGDF’nin çağrısıyla bir araya gelen 300 genç, Suriye’nin Kobani kasabasına oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde toplanmışlardı.
Amara Kültür Merkezi’nde yapılan basın açıklaması sırasında IŞİD üyesi Abdurrahman Alagöz’ün düzenlediği intihar saldırısında 33 kişi yaşamını yitirmiş, 100’den fazla kişi de yaralanmıştı.
15 kişiyle başlayan soruşturma IŞİD üyesi 3 kişi ile devam etmişti.
Davanın tutuklu tek sanığı Yakup Şahin, Ankara Garı Saldırısı’nın da faillerinden…Hakkında arama kararı çıkartılan İlham Balı ve Deniz Büyükçelebi’nin ise Suriye’de IŞİD’e katıldığı belirtildi.
Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca saldırıdan 18 ay sonra hazırlanan iddianamede 3 şüpheli hakkında 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti.
Kaynak: BBC