Gazeteciler, siyasi parti temsilcileri, hak savunucuları, hukukçular dahil pek çok kişi, gazetemiz yazar, yönetici ve çalışanlarının yargılandığı davasının üçüncü oturumu için İstanbul Adliyesi’ne akın etti.
Gazeteciler, siyasi parti temsilcileri, hak savunucuları, hukukçular dahil pek çok kişi, gazetemiz yazar, yönetici ve çalışanlarının yargılandığı kumpas davasının üçüncü oturumu için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne akın etti. “Herkes için adalet”, “Gazetecilere özgürlük”, “Savunmaya özgürlük” pankartlarının açıldığı eylemde, “Gazetecilik suç değildir”, “Özgür basın susturulamaz”, “İfade özgürlüğü engellenemez” yazılı dövizler taşındı. Açıklamaya CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP genel başkan yardımcısı Ercan Karakaş, CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer, Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Ali Şeker, Musa Çam, Onursal Adıgüzel, Hilmi Yarayıcı, Barış Yarkadaş, Gülay Yedekci, Ömer Fethi Gürer, Ali Haydar Hakverdi, Erdoğan Toprak, Mehmet Tüm, Gamze Akkuş İlgezdi, Nurhayat Kayışoğlu, İbrahim Özdiş, Mehmet Gökdağ, Eren Erdem, Erdin Bircan, Necati Yılmaz, Mehmet Tüm, Gülay Yedekçi, İlhan Cihaner, Hürriyet Kaplan, Bülent Bektaşoğlu, Bülent Öz, Ömer Fethi Gürer, Nihat Yeşil, Yakup Akkaya, Atilla Sertel, Sibel Özdemir, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, CHP Ümraniye İlçe Başkanı Cafer Çakmak, HDP Milletvekili Garo Paylan, eski HDP Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK Basın-İş, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Avukat Örgütleri, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Gezi Direnişi gazileri, akademisyenler ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Haksız tutuklama
CHP’li Ercan Karakaş, adliye önünde yaptığı açıklamada, hukuksuz tutuklamanın son bulmasını isteyerek, “Bugün buradan Cumhuriyet gazetesi çalışanları ile birlikte ayrılmayı talep ediyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde gazeteciler muhalefet ettikleri, hukuk devletini ve adaleti savundukları için yani gazetecilik yaptıkları için tutuklamazlar. Yargılamazlar. Maalesef dünyanın 200 ülkesinin içerisinde Türkiye bu konuda son yıllarda muhalefeti, muhalif yazarları tamamen etkisiz hale getirmek için yargı önüne çıkartırıyor’’ dedi. Karakaş, Çin’den sonra en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirterek ülkenin hukuk konusunda da arka sıralara düştüğünü söyledi. Karakaş özetle şunları söyledi: “Hak, hukuk, adalet diyenler bu haksız tutuklamalara, baskılara karşı hiçbir zaman ‘Evet’ demiyoruz demeyeceğiz. Nuriye ve Semih yıllarca kamuda çalışmışlar , öğretmenlik yapmışlar. Haksız bir şekilde ekmekleri, işleri ellerinden alınıyor. Demokrasinin kırıntısı olan bir ülkede haksızlığa uğradığını düşünen insanlar ne yaparlar? İşte bugün burada bizim yaptığımız gibi, bir meydanda bir araya gelirler ve haklarını savunurlar. Yetmiyor, onların avukatlığını yapan 14 genç avukat gözaltına alınıyor ve çeşitli şehirlere sürülüyor. Hakkını arayan iki kişinin avukatlığını üstlenen kişileri neden tutukluyorsunuz?’’ Karanlık gidişin ancak dayanışma ile aşılabileceğini söyleyen Karakaş, ‘’Bundan sonrada içerideki avukatlar, gazeteciler için bu dayanışmanın devam etmesini diliyoruz” diye konuştu.
‘Gazetecilere özgürlük’
Cumhuriyet Davası Koordinasyonu adına açıklamayı ise gazetemiz Sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Eren yaptı. Eren, Cumhuriyet davası iddianamesinin ilk duruşmada çöktüğünü hatırlatarak, “İddianamenin çökmesine rağmen arkadaşlarımızın cezaevinde tutulması konusunda ısrar devam ediyor. Arkadaşlarımız, aylardır mesleklerinden, sevdiklerinden ve özgürlüklerinde mahrum. Bugün buradan arkadaşlarımızı da alıp gitmek istiyoruz” dedi. Türkiye’de 160’tan fazla gazetecinin tutuklu olduğuna ve ülkenin dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi durumuna geldiğine dikkat çeken Eren, “Bu tabloyla gurur duymayın. Aksine utanın ve gazetecilerin özgürlüklerini geri verin. İktidar ise ısrarla hapishanelerde hiçbir gazetecinin bulunmadığın iddia edebiliyor. Bizler arkadaşlarımızın gazeteciliğinin tanığıyız. Onların yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar nedeniyle tutuklandıklarını biliyoruz’’ dedi. Gazete, dergi, televizyon, yayınevi ve haber ajanslarının kapatıldığının altını çizen Eren şu ifadeleri kullandı: “Binlerce gazeteci işsiz kaldı. Hakikatin peşindeki gazeteler ve gazeteciler, iktidarın uygulamalarını eleştiren her haber nedeniyle soruşturma ve davalara maruz kalıyor. Sahada haber takibi yapan gazeteciler silahla tehdit edilmeye varan baskılarla engelleniyor. Yüzlerce internet sitesi anayasaya aykırı erişim engeli kararlarıyla kapatılırken, sansür ve otosansür olağanlaşıyor. Gazetecilerin tutuklanma gerekçeleri arasında yayın politikasının değiştirilmesi, gazetenin zarara uğratılması dahi yer alabiliyor. Arkadaşlarımızı hapishanelerde tutmak için her duruşmada yeni bahaneler uyduruluyor.” Eren, dışarıda kalabilen gazetecilerin, her şeye rağmen halkın haber alma hakkı için, basın özgürlüğü, demokrasi için hakikati dillendirmeye devam edeceklerini söyleyerek, “Türkiye’yi bu karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan hakikatin ışığıdır. Bu ışık da özgür gazetecilerin ve haber alma hakkına sahip çıkanların ellerindedir. Haber vermek, haber almak ve haber olmak haktır. Basın özgürlüğü önündeki engellere son verilsin. Gazetecilere özgürlük’’ dedi.
Kaynak: Cumhuriyet