CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker 17 binden fazla vatandaşın hayatını kaybettiği depremin 17. yılı dolayısıyla Meclis’te bir basın toplantısı düzenleyerek deprem anında toplanma alanlarının yok edilmesine değinerek “Deprem fonu” olarak toplanan paraların akıbetini sordu.

Depremin değil, yeterli mühendislik hizmeti almamış, imar kurallarına uyulmadan yapılmış, dere kenarlarına doldurulmuş binaların insanların ölümüne neden olduğunu belirten Şeker, “Yaşanan depremlerden sonra siyasi sorumluların yaptıkları ‘önlem alacağız’ açıklamaları, çıkarılan yasalar, bir süre sonra da bunların unutulması her zaman yaşadığımız sıradan olaylardır ve 23 Ekim 2011 Van depremi bu durumun somut bir örneğidir. İstanbul’u ve ülkeyi yönetenler bu büyük deprem gerçeğinin farkında değil. Toplumsal hafızanın unutkanlık katsayısına güvenen sorumlular, önlem alma konusunda üzerlerine düşeni yapmıyorlar” dedi.

“FONDAKİ PARALARA NE OLDU?”

Olası bir depremde ihmalleri ve göz yumulan olayları açıklayan Şeker, şunları söyledi:

“Marmara bölgesi ve İstanbul, Türkiye sanayisinin kalbidir. Sanayi ve ticaretin yüzde 75’ini barındıran bu bölgede yaşanacak büyük bir deprem, Türkiye’nin durması demektir. Bunu herkes bilirken, herhangi bir önlem, geleceğe dönük planlama neden yapılmaz? Meslek odalarının daha ciddi denetimler yapmasına uygun yasal düzenlemeler ve koşullar yaratmak yerine, meslek odalarına yönelik iktidar baskısı denetimsiz yapıların, sahte mühendislik hizmetlerinin önünü açmaktadır. Bu durum, yeni yapıların denetlenebilir olmasını zorlaştırmaktadır. Yapı denetim firmaları ile müteahhitler arasındaki ücret ilişkisi sonlandırılmalıdır. Müteahhitler yapı denetim ücretlerini işin başında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ödemeli, yapı denetim firmaları ise bu işlerini yaptıkça hak edişlerini aynı şekilde Bakanlıktan almalıdır. Müteahhitlerin, yapı denetim firmalarını kontrol ettiği sistemin değil, yapı denetim firmalarının müteahhitleri kontrol ettiği sisteme geçilmelidir.

17 Ağustos depreminden sonra kurulan Deprem fonu ne oldu? Bu fonda 17 yılda ne kadar para toplandı? Bu fonla ne kadar konut yenilenebilirdi? 17 Ağustos depreminden sonra alınan önlemlerden birisi de deprem sonrasına yönelik oluşturulan deprem toplanma alanları ve acil ulaşım ağı idi. O tarihlerde insanların depremlerden sonra toplanmaları, acil ihtiyaçların görülmesi, barınabilmeleri için oluşturulan 470 deprem toplanma alanının 300’ü AVM ve Gökdelene dönüşmüştür. İstanbul’da yaşanan 1999 depreminde insanların haftalarca sokaklarda yaşadığını düşündüğümüzde sağ kalan 15 milyon İstanbullunun toplanabileceği alan kalmadı. Peki, büyük İstanbul depreminde hayatta kalmayı başaran 15 milyonun üzerinde İstanbullu ne yapacak? İstanbul’un yaşanacak bir deprem sonrasında acil bir ulaşım eylem planı yoktur. İlan edilen acil ulaşım yolları İSPARK aracılığıyla otopark haline getirilmiştir. İstanbul’un trafik sorunu deprem sonrası müdahaleyi imkânsız kılacak durumdadır ve maalesef 99 depreminden ders çıkartılmamıştır.”

“TOKİ VE KİPTAŞ YAPI DENETİMİNDEN NEDEN MUAF?”

“TOKİ ve KİPTAŞ gibi büyük konut üreticisi kuruluşların yapı denetimden muaf tutulması kabul edilemez” diyen Şeker, İstanbul başta olmak üzere ülkemizde kentsel dönüşüm ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, bu dönüşümün kentsel dönüşüm uzmanların ve meslek birliklerinin yaptıkları uyarılar dikkate alınarak hak sahipleri hak kaybına uğramadan gerçekleştirilmeli, kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme çevrilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

“SESSİZCE SAKAT KALMAYI YA DA ÖLMEYİ BEKLİYORUZ”

“1994 yılından bu yana İstanbul’u, 14 yıldır da Türkiye’yi yönetenler bu dönemde yaşanan ve bundan sonra da yaşanacak olan tüm olumsuzluklarında sorumlusudur. Depremi sessizce bekleyen İstanbul’da sessizliğin bozulup toprağın ses vereceği anda maalesef ölecek insanlar. Milletçe sessiz ve zavallı bir halde sakat kalmayı ve ölmeyi bekliyoruz” diyen Şeker şunları söyledi:

“Olası büyük ölçekli bir depremde ise İstanbul’da yaşayan insanların toplanma alanı olarak belirlenen 470 alandan 300’ü AVM ve rezidansa dönüştürüldüğü için, toplanma alanı olarak sadece mezarlıklar kaldı.”