CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker TBMM Genel Kurulu’nda yapmış olduğu konuşmada 15 Temmuz Darbe Girişimini ve meclise yapılan saldırıyı nefretle kınayarak, bu darbeyi planlayanların, destek verenlerin, göz yumanların yargılanması, suçluların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini belirtti.
CHP’li Şeker “Bu darbeye karşı gösterilen demokratik tavrı 7 Haziran seçimlerinden sonra hükümeti kurma görevinin ikinci partiye verilmemesinde ve Sayın Ahmet Davutoğlu’na yapılan saray darbesinde de beklerdik” diyerek, konuşması şöyle sürdürdü:
SOKAKLARDA PROVAKATİF EYLEMLER GERÇEKLEŞİYOR
“Sokaklarda, yapılan çağrılarla demokratik hakkını kullanan yurttaşların yanında kendisine verilen emirleri yerine getirmek zorunda kalan erleri ‘teslim oluyoruz abi’ demesine rağmen döven, linç eden bir takım milis güçleri de gördük. Bir araya gelip Gazi’de, Okmeydanı’nda, Tuzluçayır’da, Paşaköşkü’nde Alevi mahallelerine girmeye çalışan, provakatif eylemlere girişenleri gördük. Ellerinde palalar, döner bıçakları, silahlar, sopalarla kendilerini vatanın sahibi, diğerlerini vatan haini gibi gören insanlar gördük. İstihbarat zaaflarını, FETÖ’yü izlemekten başka bir işinin olmadığını düşündüğümüz MİT’in, bu işi de doğru dürüst yapmadığını gördük. Darbe, başka bir darbenin gerekçesi ve kılıfı olmamalıdır. ‘Darbecileri cezalandıracağız’ diyerek, bir cadı avı başlatmak, alanları linç kültürüne teslim etmek, farklı düşünen tüm muhalifleri bertaraf etmeye çalışmak faşizmden başka bir şey değildir. Ülke kan gölüne dönmüş durumdayken, alanları seçim meydanlarına çevirmek tam bir fırsatçılıktır. Ülkenin dört bir yanında farklı düşünen yurttaşlar tedirginliklerini dile getirmektedir. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliklerini sağlamak devletin görevidir. Hopa’da linci engellemek için sokağa çıkan ve gözaltına alınan gençler derhal serbest bırakılmalıdır. Darbecileri temizlemek bahanesiyle özellikle kamuda bir açığa alma harekatı başlamıştır. Yöneticiler, kamu personeline ‘farklı düşünen herkesi ihbar edin’ baskısı kurmakta, yurttaşların haberleşme, bilgi alma, ifade etme gibi özgürlükleri engellenmeye çalışılmaktadır. Tüm bu ve benzeri uygulamalar ötekileştirici, kutuplaştırıcı, gerginlik yaratıcı bir siyaset anlayışıdır. İnancı, kökeni ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkes bu ülkenin ortak sahibidir. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenlikleri devlete emanettir. Devlet aygıtlarını yöneten iktidar bunun gereğini yerine getirmeli, bu gerginlik politikalarına derhal son vermelidir.“
AKP İKTİDARINDA DEVLET CEMAATLERE PAY EDİLDİ
AKP iktidarında devlet cemaatlere pay edildiğini söyleyen Şeker, bu pay edilme zamanla güç kavgasına dönüştüğünü belirterek, “Filler tepişir çimenler ezilir misali, bu kavgadan halkın payına da ölümler düşmektedir” diye konuştu. Devletin denetim mekanizmalarının felç edilmesi içine giren hastalıklı yapıların ve virüslerin temizlenmesini de engellediğini söyleyen Şeker, “ 15 Temmuz darbesini planlayanlar ve gerçekleştirenler ordunun kendi dinamikleriyle sürekli olarak temizlemeye çalıştığı, sizin şerh koyduğunuz, ordunun attıklarını belediyelerinizde baş tacı ettiğiniz güçlerdir. Orduyu o şerhlerle bu komuta kademesine teslim edenler bu şerrinde sorumlusudur. Darbeciler ‘Ne istediler de vermedik’ diyerek orduyu teslim ettiğiniz cemaattir. 10. Türkçe olimpiyatlarında ‘bu hasret bitsin’ mesajları gönderdiğiniz güçlerdir. Bunun sorumluluğundan sıyrılamazsınız “ diye konuştu. Demokrasi istediğiniz durakta ineceğiniz, darbe girişimine maruz kaldığınızda binermiş gibi yapacağınız bir tramvay değildir diyen CHP’li Şeker çoğunluk diktatoryası ve linç kültürüyle devlet yönetilemeyeceğini belirterek şöyle devam etti: “Bir askeri ayaklanma olan 31 Mart ayaklanmasının merkezi Topçu kışlasını ‘kim ne derse desin, ben bildiğimi yaparım’ diyerek İstanbul’un ortasındaki tek yeşil alana inşa etmeye çalışmak, cumhuriyet değerleriyle kavgayı sürdürmek, ‘vatandaşın silahlanmasını kolaylaştıracağız’ demek ülkeye demokrasiyi getirmez. Bu anlayış gerçek bir demokrasi bayramı yaşatmaz. Bu anlayış olsa olsa dünya siyaset tarihine ikinci bir Reichstag baskını vakası armağan eder, o kadar.”