‘Adalet Yürüyüşü’ne katılan CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Türkiye’deki adalet ve hukuk konularını değerlendirdi.

Anayasa görüşmelerı sırasında Şeker TV çekimleri çekimlerini sürdürüyor. Yürüyüşe verilen molalardan birinde Şeker TV’nin çekimlerini yapan İstanbul Milletvekili Ali Şeker’le konuştuk… Şeker ülkede kanun tanımayan, kanunsuzluğu kanun haline getiren bir anlayış olduğunu söyledi.

Yürüyüş başlarken çok fazla eleştiri ve kaygı vardı. Şimdi durup geriye doğru baktığınızda nasıl başladı, nereye evrildi?
Biz uzun zamandır hükümetin demokratik sınırlarına dönmesi için şans verdik ama onlar hukuk dışı yöntemlerle, kendi diktalarını kurma yöntemini seçtiler Kanunlara uymayıp bunu da pişkince ‘Ben kanunlaraa uymasaydım bu günlere gelemezdim’ diyerek çete yönetir gibi devleti yönettiler. Hâlbuki devleti yöneten hukuka bağlı olmak zorunda, vatandaşlar da buna dâhil. Kanun tanımayan, kanunsuzluğu kanun haline getiren bir anlayış var. Kişi devletine döndü, biz de onlara boyun eğmek zorunda bırakılan yurttaşlarız. Bunu kabul etmek mümkün değil.

7 Haziran’da seçimi kaybeden Erdoğan, büyük suçları nedeniyle iktidardan vazgeçemedi, ondan dolayı hükümetin kurulmasına dahi imkân ve fırsat tanımadı. ‘Demokrasi tramvayına bindim, istediğim zaman inerim’ diyor ya, 7 Haziran’da da iktidarı kaybetmesine rağmen ikinci partiye görev vermedi. Bu ne demektir, ‘Ben iktidardan demokratik yollardan gitmeyeceğim, bunu haykırıyorum’ demektir. Bunun karşısında tek yol vardı, sivil itaatsizlik eylemleri ile ülkeyi yöneteni kanuna, hukuka, adalete çağırmak.

BU, ÜLKEDE HİÇ KİMSE GÜVENDE DEĞİL

Adalet talebi çok hızlı karşılık buldu… Neden sizce? 
Çocuklar da şöyle bir şey vardır, oyun oynarken oyuncakları alır, ‘Hepsi benim’ der. Çocuklarda bu hoş görülebilir ama ülkeyi yöneten bir kişi bunu yapıyorsa, ‘Hepsi benim’ diyorsa, bütün özgürlüklerimize el konabiliyorsa, canımızı alıp, 10 bin liraya bunu bedellendiriyorsa, bu ülkede hiç kimsenin hiçbir güvenliği yok demektir. Eğitimde yok, işe girişte yok, çalışanda yok, özgürlüklerde güvenlik yok… Eğer iktidarın bir suçunu deşifre ettiyseniz, siz en büyük vatan hainisiniz.

ADALET, DEMOKRASİ VE BARIŞ GELDİĞİNDE…

Adalet Yürüyüşü önemli bir şeyi de bir kez daha açığa çıkardı. CHP buradan nasıl bir mesaj çıkardı, ne olacak örneğin 9 Temmuz’dan sonra?
Gerçekten de önemli bir yere tekabül etti yürüyüş. 7 Haziran’dan sonra, geriye gidiş var. Katliamlar var. Katliamlarda devletin doğrudan suçu, işbirliği en hafifiyle göz yumması var. İktidar için ülkeyi yakabilecek bir anlayış var karşımızda. Biz bunu 7 Haziran’dan sonra gördük. Onlar için iktidarı kaybetmektense, ülke yok olsun daha iyi.

Bun karşısında ne var, dünyanın en uzun ve en kalabalık yürüyüşü. Adalete yürüyüş demek, demokrasiye yürüyüş aynı zamanda. Biz bu ülkede terörden, şiddetten uzak her siyasi görüşteki insanın mutlaka bir araya gelip fikirlerini tartışmasını ve bu ülkenin barışını kurmasını istiyoruz. Adalet geldiğinde, demokrasi geldiğinde zaten şiddet ve terör ortadan kalkacaktır, kendine yer bulamayacaktır.

ÜLKEMİZİN ÜZERİNDEKİ KARA BULUTLARI DAĞITMAK İÇİN…

Son düzlüğe girildi… Nasıldı yürüyüş, sağlığınız yerinde mi, ayaklarınızın durumu nasıl?
Ayaklarımıza kara sular indi, ancak ülkemizin üzerindeki kara bulutları dağıtmak için azim ve kararlılıkla yürüyoruz. 7’den 70’e herkes, hatta 80-85’e kadar herkes ‘Bu işte benim de payım olsun, bu ülkeye adalet ve demokrasi gelecekse ben de burada olmalıyım. Bu sivil direniş çok önemli bir görev’ diyerek yer alıyor. Kalp hastası olsun, şeker hastası olsun, herkes yollarda yürüyor, bu işe katkı veriyor.

Epey zayıflamış görünüyorsunuz, kaç kilo verdiniz yollarda?
Tartılamadım bilmiyorum açıkçası, evime gidemiyorum. Evimizin yolunu unuttuk.

 

Evrensel