15/12/2022 tarihli Sanayi, Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Evet, biz Anayasa’ya göre buradayız ve yetkimizi, gücümüzü Anayasa’dan alıyoruz. Yemin ettik ve Anayasa’ya uyma konusunda hepimiz burada yeminliyiz ama “Anayasa’yı tanımıyoruz, saygı da duymuyoruz.” tavrı içerisinde özellikle iktidar partisi ve ittifakta bulunduğu parti. Bu, bir kere anarşik bir ortamdır. Yani kimsenin Anayasa’ya uymayı kabul etmemesi kabul edilebilecek bir durum değil. Mutlaka herkesi Anayasa’nın, bu maddelerin iptaliyle ilgili, 10, 13’üncü ve 48’inci maddelerine uymaya davet ediyorum. Hukuku, Anayasa’yı dolanmaya kimsenin hakkı yok.

Siz bu düzenlemedeki aynı maddeyi ekim ayında Plan Bütçeye getirmiştiniz, o getirdiğiniz düzenlemedeki tarihleri bile düzeltmeden kopyala yapıştırla buraya getirdiniz ve o kopyalayıp yapıştırdığınız maddeleri burada bir önergeyle düzeltiyorsunuz; bu, büyük bir özensizlik, büyük bir saygısızlık. Aynı zamanda tali komisyonlara iki gün süreyi bile çok görüp, iki gün içerisinde Komisyon Başkanının “Benim toplayacak zamanım yok.” dediği bir yazısıyla o komisyonları yok sayarak, bu görüşmeleri yaptığınız için, Plan ve Bütçe Komisyonunu, çevre, sağlık komisyonlarını yok saydığınız için Meclise karşı da büyük bir saygısızlık. Siz bu düzenlemelerle 2070 yılına kadar süre veriyorsunuz ama bize burada beş dakikayı çok görüyorsunuz, komisyonlara iki günü çok görüyorsunuz. Bizim gelecek kuşakların bütçelerini bugünden harcamaya hakkımız yok. Bu kuşaklar arası yetki gasbı, kuşaklar arası bütçe transferi demek oluyor, o çocukların geleceklerini bugünden harcamış oluyorsunuz; bu kabul edilemez.

Burada bir modernizasyon sosu koymuşsunuz, bu sos koktu. Tank ve palet fabrikasında siz bu sosu kullandınız, dediniz ki: “Tank palet fabrikasını modernize edeceğiz. Katarlılarla ortak iş yapıyoruz.” O tank palet fabrikası motorsuz tank maketi üreten bir fabrika hâline geldi. Katar, teknolojisi olmadığı için transfer edemedi, orası modernize olmadı. Bir limanda neyi modernize edeceksiniz? Daha büyük bir vinç mi alacaksınız? Dibini mi kazıyacaksınız, derinleştireceksiniz? Yani bir de modernizasyon sosunu burada kullanıyorsunuz.

On beş gün süre vermişsiniz şirketlere. Siz on beş günde hangi arabayı alacağınıza karar verebiliyor musunuz? Bir limanın ihalesinden bahsediyorsunuz. On beş gün içerisinde insanlar o limanı almaya karar verecek, fizibilitesini, onun durumunu değerlendirecek ve ihaleye girecek. Böyle bir şey mümkün değil, zaten sizin amacınız da bu değil. Burada eğer rekabet koşulları oluşmuyorsa, burada eğer kamunun çıkarları korunmuyorsa burada birilerinin çıkarları korunuyor demektir. Daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda bir görüşme geçmişti, Plan ve Bütçe Komisyonunda o teklifi geri çektiğinizde Sayın Abdüllatif Şener aynen şöyle demişti: “Bu liman sözleşmeleriyle ilgili maddeyi çekeceksiniz ama sonradan tekrar getirmezsiniz umarım.” Başkan Cevdet Yılmaz da “Teşekkür ediyorum Sayın Şener.” diyor, Abdüllatif Şener devam ediyor. Yani o zaman şüphelenirim, bilmem, “Bazı pazarlıklar mı var firmalarla da o pazarlıklardaki özel avantajları elde edemedikleri için mi sonradan getiriyorlar?” diye düşünüyorum ve bugün buraya getiriyorsunuz. Ve alelacele getiriyorsunuz. İnsanlar EYT’ye çözüm bekliyor. EYT sorunlarının çözülmesi için ihtiyaç istiyor, diyor ki: “Bu ihtiyacımızı karşılayın.” Siz diyorsunuz ki: “Aralığın sonuna kadar EYT’lilere zamanımız yok.” Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmıyor, iki gün süre verdiğiniz için. Bir yandan 84 milyonun bütçesi Genel Kurulda görüşülürken siz burada birilerinin -pazarlıklar bitti demekki ki- acil olan bu ihtiyacını karşılamaya yöneliyorsunuz. Bizim yoksulluğu, yolsuzluğu çözecek düzenlemelere ihtiyacımız var. EYT’lilerin sorunlarını çözecek düzenlemelere, kanun tekliflerini ihtiyacımız var. Bizim zeytinlikleri yok edecek, limanları Katarlılara peşkeş çekecek düzenlemelere ihtiyacımız yok. Bu teklifle getirdiğiniz düzenlemelerde Anayasa Mahkemesinin hiçbir gerekçesini ciddiye almamışsınız, dikkate almamışsınız, onlarla hiç düzeltme yapma ihtiyacı bile duymamışsınız. Bu Anayasa’ya karşı büyük bir saygısızlık, Anayasa Mahkemesine karşı büyük bir sorumsuzluk. Ben sizi sorumluluğa davet ediyorum ve bu düzenlemeyi, Anayasa’ya aykırı olan bu düzenlemeyi tekrar burada konuşarak, görüşmelere devam ederek suç işlememeye davet ediyorum. Sizin daha önce bir AKP milletvekiliniz “Bizim günah işleme, suç işleme özgürlüğümüz var.” demişti, bizim öyle bir özgürlüğümüz yok; bizim 84 milyonun haklarını korumayla ilgili bir sorumluluğumuz var, ahlaki bir yükümlülüğümüz var, biz o sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. Biz Katar’a karşı yemin etmedik, biz bu millete karşı yemin ettik.