ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sağlıkçıların şartları iyileştirilecek diye o kadar çok konu gündeme geldi ki her seferinde kadük oldu, hiçbir şey verilmedi. Zannediyor ki millet sağlıkçıların şartları çok çok iyileştirildi, bunların gözleri doymuyor, yeni bir iyileştirme istiyorlar, özlük hakkında bir geliştirme istiyorlar. Hâlbuki bu verilen sözlerin yüzde 90’ı tutulmadı ama tutulmuş gibi kamuoyuna yansıtıldı ve bu da sağlıkta şiddet olarak sağlıkçıların, orada çalışan personelin karşısında vücut buldu ve sağlıkta şiddete dönüştü.
Bu verilen öneriler, günü bile kurtarmıyor ki daha öncekinin çok çok gerisinde. Günü kurtarmayı bırak, emekliliğe yönelik de hiçbir yansıması yok, sadece bugüne özgü bir iyileştirme yapıyor. Bugün çalışıp bu ek ödemeleri alanlar emekliliğine bunun yansımasını göremeyecekler. Onun için hep diyorduk ki: “Temel ücretlerde bu iyileştirmeleri yapın.” Kurum hekimleri yararlanamıyor bu düzenlemelerden, SGK’de çalışan hekimler yararlanamıyor ve bunların da kapsam içine alınması gerekiyordu. Bu madde ne diyor? Türkiye Kamu Hastaneleri Birlikleriyle ilgili düzenlemeler mülga olmuştur yani sağlıkta dönüşüm politikaları iflas etmiştir ve tarihin geri dönüşüm sepetine atılmıştır. O mülga olan aslında sağlıkta dönüşüm politikaları. Malpraktis tazminat davaları var ve bu davalarda bir düzenleme yapıldı ve yönetmeliği de dün çıktı. Bu olumlu bir gelişme ancak tazminat davalarıyla ilgili mutlaka sigorta kapsamının üst sınırını davaların üst sınırı olarak belirlemek lazım ki sağlıkçılar daha rahat çalışabilsin.
Sağlıkta şiddete karşı yaptığımız düzenlemeler yetersiz ancak bu yetersiz olan düzenlemeler bile hâlâ sahada yeterince uygulanamadığı için sağlıkta şiddet de olabildiğine devam ediyor.
Cerrahpaşa, Çapa; senelerdir yapılmıyor, hâlâ bitirilmedi. Yirmi yıldır iktidardasınız. O hastaneler bir bir çöktü, çürüdü, yıkıldı, bir yandan döner sermayeleri iflas etti, bir yandan binaları yıkıldı, hâlâ yapılmadı, yapılmıyor, bir an önce buraların hayata geçirilmesi lazım.
Zannediyorsunuz ki bu özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler sadece hekimleri ilgilendiriyor. Hâlbuki devlet hastanelerinde o yetişmiş olan uzmanlar çalışabilsin diye, vatandaş da herhangi bir ücret ödemeden o hizmeti alabilsin diye bu düzenlemeleri yapmamız gerekiyor yoksa o doktoru orada bulamadığında kapı kapı dolaşıyor, 10 bin, 20 bin, 30 binli rakamları vermek zorunda kalıyor, bedavaya yaptırabileceği, devlet hizmeti olarak yararlanabileceği o hizmeti verecek hekimler orada kalmadığı için. Bir örnek vermek istiyorum: Dursun Hoca vardı, meşhur bir hocamız. Ona bir yakınımın ameliyatını üniversite hastanesine gidip yaptırabildik. Aradan iki sene geçti, istifa etmek zorunda kaldı o getirdiğiniz düzenlemeler neticesinde. O ameliyatı yaptırmak için bir devlet memuru, bir vatandaş on binlerce lira vermek zorunda kaldı. Biz diyoruz ki: “O yetişmiş hekimlere hak ettiklerini verelim, onlar kamu hizmetinde çalışmaya devam etsinler.” Bir hekimi İstanbul’da 10 bin lira ev kirası, 2-3 bin lira aidat, yıllık 60-70 bin lira çocuğunun okul ücreti ve bunları karşılayamayacak duruma getiriyorsunuz. Bu kadar zor duruma düşürdüğünüz hekime yurt dışından diyorlar ki: “Koşa koşa gel, ben senin bütün refahını, bütün imkânlarını iyileştiririm, sağlarım.” diye ve bunu 30-35 yaşında para kazanmaya başlayan insanlara yapıyorsunuz, ömrünü bu ülkeye veren insanlara yapıyorsunuz. Kıdemli bir profesörün bugün aldığı ücret 17.656 lira, ameliyat yapan kıdemli bir profesör ücreti, döner sermayesi de 7.300 lira. Yani 24.956 lira aldığı ücret, o kıdemli profesöre gördüğünüz reva bu. Sonra diyorsunuz ki: “Validen çok almasın, savcıdan çok almasın, kaymakamdan çok almasın.” Daha önce de Kenan Evren “Askerden çok alıyorlar, onlara bu parayı vermem.” diyordu. “Eğer doktor çalışmıyorsa ağaca bağlayın.” diyordu ve siz de bu şartlarla “Giderse gitsin.” diyorsunuz. 12 Eylülden beri hekimlere yönelik değişen bir şey maalesef yok.
Bu gelen düzenlemede hhekimlere verilen ücretlerin üst vergi dilimlerine girmesinden dolayı üçte 1’i doğrudan kesilmiş olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla) – Yüzde 27’den yüzde 35’lik dilime geçecek ve bu yapılan artırımlar da yüzde 35’lik dilimde olduğu için eski düzenlemenin üçte 1’ini verdiniz. Şimdi bu verdiğinizin de genel bütçeden aktarılanın brüt olduğu için üçte 1’i de vergiye gidecek. Üçte 1’inin üçte 1’ini kestiğinizde üçte 2’si kalacak yani daha önceki düzenlemenin üçte 1’i bile net olarak hekimlerin cebine girmeyecek. Eczacılar yok, diğer sağlık çalışanları bu düzenlemede yok, aile hekimleri yok; bu eksik olan düzenlemenin geri çekilmesi gerekiyor, sabit ek ödemenin de gelir vergisinden istisna tutulması gerekiyor.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu üyeleri o gelir vergilerini devlete, millete ödetiyorlar, daha önce de Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyeleri gelir vergilerini kamuya ödetiyorlar ama siz verdiğiniz bu üçte 1’e düşmüş iyileştirmeleri bile tam olarak vermiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)