CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.
Doktor olmanın sorumluluğuyla Meclisin de doktorlara karşı sorumluluğunu hatırlatmak üzere söz aldım.
Biliyorsunuz, daha önce bir teklif gelmişti, bu teklif tekrardan geldi ama bu teklif hem gecikmiş altı yedi ay sonrasında geldi hem daraltılmış hem yetersiz bir teklif.
Bu teklifin içerisinde aile hekimlerine herhangi bir maddi iyileştirme yok. Aile hekimleri herhangi bir apartman dairesinde değil, aynı daha önce sağlık ocakları gibi kendilerine tahsis edilmiş kamu binalarında bu görevleri yapmalılar ve bu yönde mutlaka bir düzenleme yapmak gerekiyor. 1 Aralık günü ne gelmişti? O gün dolar kuru 13,36’ydı ve oy birliğiyle Meclis 6 maddeyi kabul etti yani millî irade burada “Hekimlere hakkını verelim, sağlık çalışanlarına hakkını verelim.” diye 6 maddeyi kabul etti. Daha sonra “Eksiklikler var, sağlık bir ekip işidir, eksiklikleri de giderelim.” diye görüşmeler yapıldı bir mutabakata varıldı ve o diğer sağlık çalışanları hekim dışındaki sağlık çalışanları da o haklarını alacaktı ki cuma günü bir anda bütün teklif Komisyona geri çekildi. Bu aslında Meclis açısından bir utanç günü, millî iradenin aldığı bir karar bir talimatla geri çekilmiş oldu. O gün ne dedi arkadaşlarımız? “Daha iyisini yapacağız, daha kapsamlısını yapacağız, çok daha güzelini yapacağız.” dediler. Bugün görüyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisi artık daha iyisini, daha güzelini, daha gerçekçi bir teklifi yapacak durumda değil. Bu kanun teklifi de bunun itirafı.
O gün, pratisyen hekim emeklisine 4.710 lira ücret verilecekti, 352 dolara tekabül ediyordu. Bugün ne veriliyor? 1.648 lira, 95 dolara tekabül ediyor. Yani neredeyse üçte 1’i bile değil, daha da az bir iyileştirme yapıyorsunuz. Daha iyiniz bu mu sizin? Maalesef, daha iyisini artık yapamıyorsunuz, yapmıyorsunuz. Ama müteahhitlerle ilgili düzenlemelerde, sürekli, artışlarla ilgili her torbada bir müteahhit kanunu gelip geçiyor bu Meclisten.
Uzman tabiplere emekliliğinde 5.415 lira vermeyi hedefliyordu, şimdi emekli hekime 2.119 lira veriyorsunuz. Bir de 1 kuruşu var, onu da eksik söylemeyeyim. Aralıktan beri “Daha iyisi gelecek.” dediniz ama altı aylık sürede de bu yapacağınız iyileştirmenin de üzerine yatmış oldunuz. Siz bu kanunlarla daha önceden sabit ek ödemede 180’i 450 yapacaktınız, 265 olarak getirdiniz. 410’u 770 yapacaktınız, tamamen geri çektiniz. 335’i 695 yapacaktınız, onu da geri çektiniz.
Şimdi “Hekim açığımız var.” diyorsunuz. Hekimler “Emekli olduktan sonra da çalışayım.” diyor, siz onlarda kesinti yapıyorsunuz, ek ödemeyi kesiyorsunuz. Türkiye’de hekime ihtiyaç var. Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı hekimler gelip çalışıyor, bizim buradaki hekimimiz çalışırsa “Kesinti yapacağız.” diyorsunuz. O kişi zaten Türkiye’yi bilen, Türk halkına hizmet etmiş olan hekim. Niye bu kesintide ısrar ediyorsunuz? Hâlbuki geçen getirdiğiniz düzenlemede bu kesintiyi kaldırmıştınız. Biz niye yabancı hekimlere mahkûm oluyoruz?
Hekimler daha önce bir ev aldıysa artık o evin aidatını, elektriğini ödeyemez hâle geldi, hekimleri getirdiğiniz durum bu. Açlık sınırıyla yoksulluk sınırı arasına sıkıştırmış oldunuz. Az önce Sayın Bekaroğlu söyledi: “7 bin lirayla 17 bin lira arasına hekimi sıkıştırmış oldunuz.” Bu süreç içerisinde pandemide bir süreç yaşadık, ne oldu? Hekimlerimiz ne kadar değerli, sağlıkçılarımız ne kadar değerli bunu gördük. Dünya artık diyor ki “Önümüz küresel iklim değişiklikleri ve göç dönemi. Bu göç döneminde salgın hastalıklar, aşıları olmamış nüfuslar birbirine karışıyor ve iklim değişiminden dolayı yeni hastalıklar çıkacak, yeni salgın hastalıklar olacak. Sağlık altyapısını, hekim kapasitemizi, sağlıkçı kapasitemizi artıralım.” Bu hekimler niye yurt dışına gidiyor? Böyle düşünen, geleceği düşünen gelişmiş ülkeler diyor ki “Ben bu hekimleri, iyi yetiştirilmiş hekimleri toplayayım, kendi sağlık kapasitemiz iyileştireyim.” Biz ise altı, yedi aydır kulağımızın üstüne yattık, o geçen yaptığımız düzenlemeler bile yetersizken onnun üçte 1’iyle biz hekimleri Türkiye’de tutmayı hedefliyoruz. Korkarım ki hekimler bu düzenlemelerden sonra yurt dışına gitmeyi daha çok hedeflerine koyacaklar. Çünkü uzun zamandır bir beklentileri vardı, o beklentinin gerçekleşmediğini gördüklerinde korkarım ki daha çok gidecekler ama ben diyorum ki “Gitmeyin, yakın zamanda hekimlerinde, eğitimli bütün meslek gruplarının da hak ettiği iyileştirmeleri bizler yapacağız.” (CHP sıralarından alkışlar) 2012 yılında sadece 59 hekim yurt dışında geleceğini aramıştı. Geçen sene 1.405 hekim gitti; ilk beş ayda 945 hekim gitti ve bu sene sonuna kadar bu hızla arttığı takdirde 3.225 hekim gidecek. Yani yurt dışına bu kadar hekimin gideceği bir durumda, biz son on yıl içerisinde 6.274 hekimi kaybetmişken ve sene sonuna kadar da toplam da on yıl içerisinde 8.554 hekimi kaybedeceğimiz ortadayken, Türkiye bu kadar sıkıntılı bir dönemdeyken ve dünya sağlık açısından bu kadar tehlikeli bir sürece giderken biz Cerrahpaşa, Çapa, Hacettepe gibi 3 köklü üniversitemizin mezun ettiği 1.133 kişiyi yurt dışına gönderiyoruz. Yani şimdiye kadar, bu ayın sonu çıktığında 3 fakültenin, 3 büyük fakültenin bütün mezunlarını biz kaybetmiş olacağız. Bizim yedi buçuk yılda kaybettiğimiz hekimler bir yılda mezun ettiğimiz hekimlere yakın ve son dönemde bizim giden hekimler de TTB Genel Sekreteri ifade etti profesörler, alanında yetişmiş, aranılan uzmanlar, hepsi bir bir yurt dışına gidiyor. Onun için Görele’de “Doktor bulamıyoruz.” diye “Bina var ama doktor yok.” diye halk isyan ediyor ve bu isyan daha da yaygınlaşacak onun için bu düzenlemeleri yeteri gibi yapalım ki o hekimler gitmesin.
Siz ne diyorsunuz? Bir disiplin yönetmeliğiyle alacakları ücretleri de eğer makbul bir hekim olmazsa, söz dinlemezse disiplin üzerinden kesintiye uğratacağınızı ifade ediyorsunuz. İnceleme heyetinin nasıl oluşacağı belli değil, Danıştay iptal etmiş, siz o iptalin gereklerini yasal düzenlemede yerine getirmiyorsunuz, yönetmeliğe bırakıyorsunuz. Bizim bu düzenlemeleri düzgün bir şekilde yapmamız gerekiyor ki bir daha Danıştaydan dönmesin, hekimler de hak ettiği ücretleri alabilsinler.
21,5 milyar lirayı biz bu sene şehir hastanelerine vereceğiz ama “Hekimlere verecek para yok.” diyoruz; kamu-özel işbirliklerine veriyoruz ama “Hekimlere verecek para yok.” diyoruz.
Bir başka sorun da mahsuplaşma sorunu. Adli tıp ve üniversitelere verilen ödemelerde mahsuplaşma yapılacağı ifade ediliyor. Öyle olunca döner sermayeden alacakları… Döner sermayede para kalmadığı için üniversiteler daha çok çökecek. Zaten seneler içerisinde üniversiteleri çökerttiniz, devlet hastanelerini çökerttiniz. O SUT fiyatlarıyla üniversiteler artık hizmet göremez hâle geldi. Bu düzenlemeyle bu mahsuplaşma devam ettiği müddetçe daha da büyük sıkıntılar yaşanacak. Bunun mutlaka kaldırılması gerekiyor.
Kanunun düzenlemesinde, gerekçede “Mahsuplaşma kaldırılacak.” diyor, maddelerde “Mahsuplaşma yapılacak.” deniyor. Bu da nasıl bir kanun hazırlandığının bir başka göstergesi.
Teklif, bu hâliyle, sabit ödemelerde ek bir artışa yol açmayacak o iki kurumda da. “Eşit işe eşit ücret.” diyoruz ama sözleşmeli ve memur ayrımı var. Niye biz memurların temel ücretlerini artırmıyoruz? Bunu artıracak bir kapasitemiz yok mu? Var ama biz ille de sözleşmeli-memur ayrımı, taşeron-kadrolu ayrımı yapıyoruz ve bu, sağlıkta çok büyük bedeller ödetti. O taşeron olarak çalışanlar üç günde bir yer değiştirdiğinde, onların her biri hastaya zarar veriyor. Çünkü daha işi kavrayana kadar o taşeron firmada değişikliğe uğruyorlar ve tekrar yerine gelen de öğrenene kadar bunu hastalar sağlığıyla ödemiş oluyor. Bizim, temel ücretleri artırmamız gerekiyor ve bu temel ücretlerin de emekliliğe yansıması gerekiyor. Burada verilen bu döner sermaye ek ödeme artışlarının emekliliğe maalesef bir yansıması olmayacak, yine sıkıntı yaşanmaya devam edecek. Bu süreçte giden sadece doktorlar değil giden sağlımız, bu ülkenin sağlıklı geleceği. Hekimlere hak ettiğini hep birlikte bu Meclisten verelim ve o hekimler yurt dışına gitmek zorunda kalmasınlar.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)