ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Geçen sene müsilaj araştırma komisyonu kurulsun diye bir önerge vermiştim, o önerge reddedildi. Kamuoyundan gelen tepki üzerine bir hafta sonra bütün partilerin de katılımıyla o Müsilaj Komisyonu kuruldu ve o Komisyon süresince biz çalışmalar yaptık, bölgeyi inceledik ve “Ortak akılla bir şeyler yapabilir miyiz?” diye güzel de bir çalışma yaptık. Orada eğer bizim o Komisyon kararlarımız hiçbir şekilde uygulanmasa hiçbir anlamı olmayacaktı. Bu konuda “Marmara’yı koruma yasası çıkaralım.” demiştik. Bu kanunda bununla ilgili bir maddenin gelmesi, özellikle belediyelerin bir an önce ileri biyolojik arıtma tesislerini kurmak zorunda olması önemli bir gelişme. Altı ay içerisinde projelerini verecekler ve üç yıl içerisinde tamamlayacaklar. Bu konuda bu projelerin bir an önce hayata geçirilmesi için herkes üzerine düşeni yapmalı, bakanlıklar da üzerine düşeni yapmalı.
Daha önceden birçok kere dile getirdiğimiz bir sorun var; arsa tahsisi sorunu; Yenikapı’da bu sorun var, Başakşehir’de bu sorun var. Bir gecede çıkacak bir imzayla bu tahsisler yapılabilecekken bir yıl geçmesine rağmen o tahsisler yapılmadığı için hazır olan tesislerin, o ileri biyolojik arıtma tesislerinin projeleri hayata geçmedi. Bu projelerin hayata geçirilmesi için bu tahsislerin mutlaka bir an önce yapılması gerekiyor. Önce, şu anda, yapılması için engel konulanların engellerini ortadan kaldıralım, diğerlerinin de projesini hızla yapalım.
Geçen sene durum buydu, bu sene de buna benzer bir durum var suyun altında. Adalar İlçe Başkanımız Ali Ercan Akpolat -her zaman dalış yapan dalgıç bir arkadaşımız- önceki gün buraya geldi, dedi ki: “Marmara’nın altı ölmüş durumda; elinizi kaldırdığınızda simsiyah bir tabaka çıkıyor, orada ölü deniz kabukları ortalığı sarmış durumda, balık sayısı daha da azaldı.” Geçen sene durum buydu, bu sene başında Yalova’da durum bu. Yani geçen seneden bu zamana kadar kirletmeyi mi azalttık? Yok. Sanayi tesisleri mi azaldı? Yok. Doğal olarak yine şöylesi görüntüleri görmemiz çok uzak değil. Onun için, bir an önce bu tesislerin hayata geçmesi gerekiyor, kirletmelerin önünün alınması gerekiyor.
Ergene havzasında geçen hafta İklim Adaleti Koalisyonuyla birlikte Marmara’nın bütün çevresini dolaştık -yani ben o çalışmaların bir kısmına katıldım- Ergene’de simsiyah, zift gibi zehir akmaya devam ediyor. Oradaki o fabrikaların o Ergene’yi pervasızca kirletmesine mutlaka müsaade etmemek gerekiyor. Onun etrafında tarım alanları var, onun etrafında çeltik alanları var ve insanlar onları yediğinde zehirleniyor ve kanser olduklarına, ağır metallerin fazla olduğuna dair Dilovası’nda, Ergene havzasında Bülent Şık’ın çalışması vardı; maalesef onların gereği hâlâ yapılmadı. Bir an önce, sadece Marmara’nın değil, bütün Türkiye’deki akarsuların, denizlerin ve nehirlerin korunması gerekiyor. Onları tekrardan kazanmak çok daha büyük bir maliyet.
Bizim, altyapı konusunda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından da mutlaka destek görmemiz gerekiyor. Marmara Denizi’nde daha önce litrede 7-8 miligram oksijen vardı, şu anda 2-3 miligrama düşmüş durumda. Levent Artüz, MAREM Projesi’yle araştırma yapıyor ve onlar da bu sene projeyi yapabilmek için mazot bulamıyorlar yani yıllardır yaptıkları o projeye devam edebilmek için destek bulamıyorlar. Seneler içerisinde nasıl öldüğünü takip edip kayda geçirmiş durumdalar ve 5 miligramın altına düştüğünde -alıcı ortam olarak kullanılmıyor, biliyorsunuz- orada yaşayan canlılar oksijen olmadığı için ölüyor, balıklar bir bir ölüyor, deniz kabukları bir bir ölüyor, mercanlar ölüyor, zaten sünger kalmadı Marmara Denizi’nde doğru düzgün. Bizim tekrardan bu canlanmayı sağlayabilmemiz için foseptik çukuru gibi kullanmaktan vazgeçmemiz gerekiyor, derin deşarj yapılan alanlardaki o derin deşarjların acilen ve acilen ileri biyolojik arıtmaya dönüştürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde Marmara çürüyecek, çürük yumurta kokusu gibi bütün Marmara’yı saracak. Geçen sene bir imdat verdi, o imdada bir an önce cevap vermek gerekiyor, bir an önce o tesisleri hayata geçirmek gerekiyor.
Okmeydanı Fetihtepe’de vatandaşlar zorla dönüşüme tabi tutulmak isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ ŞEKER (Devamla) – Orada gönüllü olarak yapılabilecek olan bir dönüşüm elektrikleri kesilerek, suları kesilerek zorla oradan çıkartılmaya çalışılıyor. Şehrin merkezinde yoksul insanlar yaşamasın isteniyor. Hâlbuki bu İstanbul’da, Türkiye’de yoksulu zengini yan yana komşuydu, birbiriyle bir arada yaşıyordu ama sitelere hapsettiniz insanları, komşularından uzak kaldılar. Orada bir bilet parası bulamayan halk, öbür tarafta 5 milyona, 10 milyona araçlara binen insanlar. Türkiye bu şekilde devam edemez, mutlaka insanların şehrin her yerinde sınıf farkı olmadan yaşayabilecekleri bir ortam sağlamak gerekiyor. Onun için rantsal dönüşüm değil, yerinde dönüşüm gerekiyor; onun için onlara zorbalık yapmamak gerekiyor, onları gönüllü bir şekilde bu dönüşümün parçası yapmak gerekiyor.
Biyolojik arıtma tesisleri umut ediyorum bir an önce hayata geçer. Ancak hayata geçtikten yedi sekiz sene sonra biz sonuçlarını göreceğiz. Yirmi-yirmi beş sene önce yapılmayan tesislerin cezasını bugün çekiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şeker, süreniz tamamlandı.
ALİ ŞEKER (Devamla) – Biz, bir an önce yapıldığında umut ediyorum on sene sonra sonuçlarını göreceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)