TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen “Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu” üzerinde genel görüşmelerde söz alan ve geçtiğimiz yıl müsilaj sorununun araştırılması için ilk önergeyi veren CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, acil önlem alınmazsa Marmara Denizi’nin dev bir foseptik çukuruna dönüşeceği uyarısında bulundu.
2021 yılında müsilajın yüzeyde ortaya çıkmasıyla birlikte iktidarın yüzeydeki köpüğü temizlemeye yönelik eylemler gerçekleştirdiğini ancak müsilajın kaynağına dönük gerçekçi çözümleri hayata geçirmediğini belirten CHP’li Şeker, “geçen sene yüzeye çıkan köpüğü aldınız, ‘Müsilajı temizledik, rahat olun’ dediniz, bir yandan da Marmara Denizi can çekişirken, ölüm döşeğindeyken ‘Buradan nasıl bir siyasi rant devşiririz?’ dediniz. ‘Arıtma tesisi yapımında kamu-özel iş birliği uygulanacak.’ diyerek bu sefer de kanalizasyon atık garantisi mi vereceksiniz firmalara?” eleştirisinde bulundu.
“Ülkeyi yirmi yıldır tek başına yönetmiyormuşsunuz gibi, yirmi beş yıl İstanbul’u yönetmemişsiniz gibi, İstanbul’un, Marmara’nın kirletilmesinde sorumluluğunuz yokmuş gibi şimdi nasıl belediyeyi, yerel yönetimi suçlarız diye konuyu gündeme getiriyorsunuz. İhtiyacımız olan yerel yönetim – merkezi yönetim kavgası değil, Marmara Denizi hepimizin; İstanbul’un, Bursa’nın, Tekirdağ’ın, Kocaeli’nin, Balıkesir’in, Çanakkale’nin Yalova’nın, hatta tüm Türkiye’nin. Sorunun aciliyeti ortadayken hâlâ çözüme yönelik gerçekçi hiçbir adım atılmadı. Çözümlerin kâğıt üzerinde kalması çürümeyi, kokuşmayı, ölümü daha da hızlandırıyor.” diyen CHP’li Şeker Nurettin Sözen döneminde başlatılan projeleri hatırlattı.
CHP’li Şeker, “1989’da, Dalan döneminde başlayan derin deniz deşarjının ne denli büyük bir sıkıntı yaratacağını Sayın Nurettin Sözen gördü ve Dünya Bankası yetkililerine anlattı. ‘Marmara’yı böylesine kirletecek bir projeye nasıl kredi verirsiniz? Türkiye’ye üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapamazsınız’ diye sitem etti ve Dünya Bankası yetkilileri ‘Haklısınız, biyolojik arıtma için ne kadar ihtiyacınız varsa size kredi sağlayacağız, destek vereceğiz’ dedi. Kadıköy, Baltalimanı ve Riva Biyolojik Arıtma Tesislerinin projelerini hazırladı ve kredileri hazır projeleri hazır olarak Erdoğan iktidarına bıraktı yerel yönetimde ve Erdoğan ne yaptı? Bunların hepsini kenara kaldırdı, ‘Derin deşarja devam’ dedi ve o derin deşarj bugün Marmara’yı bu hâle getirdi.” sözleri ile İstanbul’un atık yönetimi geçmişini hatırlattı.
Yenikapı İleri Biyolojik Arıtma Tesisinin Arsa Tahsisi Sorunu Hala Çözülmedi
Otuz yıla yakın süredir Yenikapı ileri biyolojik arıtma tesisinin arsa tahsisini sorununun çözümlenmediğini, Başakşehir biyolojik arıtma tesisinin arsa tahsisinin hâlâ yapılmadığını söyleyen CHP’li Şeker, “Marmara’nın hiç zamanı yok, ölüyor. Öldüğünde de geri dönmeyecek. Marmara Denizi SOS veriyor, imdat çığlığı atıyor ama biz, hâlâ kâğıt üzerinde bu işleri geçiştiriyoruz. Marmara açık, dev bir foseptik çukuruna dönüşüyor, aynı daha önce Haliç’in olduğu gibi. Bizim buna bir an önce çözüm bulmamız gerekiyor” uyarısında bulundu.
Kırk yıl önce ortaya atılan ‘ODTÜ kanalı’ ile atıkların Karadeniz’e gönderilmesi teorisi üzerine yapılan derin deşarjlar geçen süre içerisinde yaşanarak görüldü ki çözüm değil” diyen CHP’li Şeker “Marmara Denizi alıcı ortam olma vasfı olan litrede beş miligram çözünmüş oksijen düzeyinin altına düştü ve özellikle yüzey dışında, beş altı metre dışında bu ortam artık balıkların bile yaşamasına müsaade etmeyecek derecede oksijeni düşmüş durumda. Biz ne yapıyoruz? Bu balıkların öldüğü ortama demir ızgaralardan geçirip kanalizasyonumuzu olduğu gibi dolduruyoruz ve denizin altına süpürüyoruz pisliğimizi, sonra da diyoruz ki: Yine bu müsilaj neden oldu acaba?” sözleri ile derin deşarj yöntemini eleştirdi.
“Geçen sene Mayıs ayında başlamıştı müsilaj. Bu sene ise daha Mayıs ayını beklemeden Nisan ayında Yalova’da, İstanbul’da birçok yerde müsilaj başladı” sözleri ile müsilajın geçtiğimiz yıla nazaran bu sene daha erken görüldüğünü vurgulayan CHP’li Şeker, Berlam balığıyla ilgili yapılan çalışmalara da değindi. Marmara Denizi’nde bulunan Berlam balıklarının karaciğerinin çürüdüğünü, tümüyle yağlandığını, artık çoğalamadıklarını belirterek “Yani sadece deniz sağlıksız değil, balıklar da sağlığını kaybediyor. Ergene derin deşarjıyla bu suyu veriyorsunuz Marmara’ya; Ege Denizi’ne gidiyordu daha önce. Şimdi, Ergene Derin Deniz Deşarjı vasıtasıyla Marmara Deniizi’ne gidiyor. Marmara’ya deşarj başladıktan sonra kıyılarda balık ölümleri görmeye başladık. Ne oldu dediğimizde deşarjın başladığını anlamış olduk. Çorlu, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgelerinin tamamı sizin döneminizde yapıldı, ‘Arıtması olmadan doğayı istediğiniz gibi kirletebilirsiniz.’ denildi, Marmara Denizi’ne ve Ergene Nehri’ne bütün pisliği bastılar ve Ergene’yi simsiyah bir nehir hâline getirdiler. Bizim artık derelerimizi öldürmememiz gerekiyor, denizimizi öldürmememiz gerekiyor. Onun için de bu şirketlerin buralara istediği gibi kanalizasyona ve açık derelere bu atıklarını boşaltmaması, boca etmemesi gerekiyor. Balıkesir-Çanakkale Çevre Düzeni Planı’nda yer alan yeni projelerde yeni ölüm hesapları var ve Marmara Denizi bunlardan daha çok zehirlenecektir” uyarısında bulundu.
Kirleten Öder Değil, Kimse Kirletemez Demeliyiz!
CHP’li Şeker, “Evsel atıklar, çimento fabrikaları, termik santraller, fabrikalar daha büyük zarar vermeye devam ediyor. Marmara’nın bunları taşıyacak mecali kalmadı. Bu kirlilik yükünün artık ölüm demek olduğunu herkesin görmesi lazım ve Marmara’ya daha fazla atık yüklemememiz lazım. Balık yumurtaları artık öldü ve balık sayısı da gittikçe azalıyor. 124 dört tane balık türü varken o Marmara Denizi’nde, şimdi bir elin parmaklarını geçmiyor ticari değeri olan balık sayısı” sözleri ile yaşanan tehlikeye dikkati çekti.
‘Kirleten öder’ değil ‘Kimse kirletemez’ ilkesi ile hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan CHP’li Şeker, “Bir an evvel derin deşarja son vermek, bütün arıtma tesislerini karbon, azot, fosfor giderimine dayalı ileri biyolojik arıtmaya dönüştürmek gerekiyor. Marmara Denizi Koruma Yasasını da bir an önce Meclisten çıkartmalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.