20/10/2021 tarihli Müsilaj Araştırma Komisyonu

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sunumunuz için teşekkür ediyorum.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Ben teşekkür ederim.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkanım, soruyu sormadan önce daha önce Sayın Bülent Şık’tan… Ergene bölgesi, Gebze, Dilovası, o bölgelerdeki sulardaki, çevredeki kirlenmeyle ilgili bir çalışma yapılmıştı ve bu, Sağlık Bakanlığına sunulmuştu. O bilgilere hâlâ sahip değiliz, o bilgileri Sağlık Bakanlığından isteyelim ki onlardan yararlanalım yani yıllar oldu, on yılı geçti hâlâ o bilgilerle toplum ve bilim buluşamadı, onu buluşturmamız gerekiyor. O sonuçları ve kirliliği bilmemiz lazım ki temizleyebilelim.

BAŞKAN MUSTAFA DEMİR – Mukayese edebilelim.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Mukayese edelim ve ileriye yönelik de ne yapacağımızı bilelim.

Bir başka şey, yine, sürdürülebilir balıkçılık… Biraz sonra konuşacağız gerçi onu, arkadaşlarla konuşalım.

“Ergene’nin, bu Saros’a giden suyunu sonuçta arıtarak derin deşarjla veriyoruz.” deniyor ve sonuç da belli, tuz oranı düşük ve sonuçta suyun üstüne çıkıyor ve o, İstanbul’a doğru geliyor. Şimdi, Levent Hocam, geçen bir şey ifade etmişti, dedi ki: “Biz bir balık ölümü gördük Kumbağ, Tekirdağ kıyılarında. Niye bu balıklar ölüyor diye baktığımızda…” Birkaç gün önce deşarjın başladığını, orada da patlamaların, karışmaların, kirli bir suyun, bu 45 metre derinlere verilen suyun buna sebep olduğunu ifade etmişti. Yine, dün ve evvelsi gün denizanalarının ölümü… İşte, bunu, 45 metre derine veriyorsunuz, o derine verdiğiniz suyun -atık, tam arıtılmış da olmadığı ortaya çıkıyor kirlettiği için ve siz “Çok yoğun olduğu için de belki kirletiyor.” diyorsunuz- normalde, Karadeniz’den gelen suyla gitmesi gerekiyor ama sonuçta, bu yoğunluk farkından dolayı üste çıkıyor. Üste çıktığında da ters, İstanbul yönüne doğru bir akıntıyla karışıyor Marmara Denizi’ne.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – TÜBİTAK’ın, İTÜ’nün yaptığı modellemelere göre, 45 metre derinlere deşarj edilen Ergene’nin arıtılmış suları ancak 20 metre derinlerde, 1 metre alanda asılı duruyor yani duracağı öngörülüyor. Bu su da gerçekten, bakın, KOİ’si yüzde 91-95 oranında giderilmiş, rengi yüzde 90-95 oranında giderilmiş, azotu 85-90 oranında giderilmiş bir arıtılmış su.

Şimdi, masumdur, değildir bunu savunmuyorum ama -geçen toplantılarda Levent Bey’in ifade ettiği her şeyi okudum, ben aşağı yukarı 700-800 sayfa toplantı tutanağı okuyarak geldim- şimdi, bazı şeyleri… Levent Hocam çok değerli, çok kıymetlidir, tanışırım da, YÖK toplantısında da beraberdik, hatta “Bu enerjilendirilmiş oksijen platformuyla çalışma yapalım, biz oksijen verelim, siz de denizdeki etkileri görün, çalışın.” dedik, orada mutabık kaldık birlikte, beraber çalışma konusunda ama bu, projeye dönüşmedi, mesela bunun için de bir destek ve maliyet gerekiyor.

Levent Hocamın orada söylediği şeylerin hepsini biliyorum, okudum. Bazı şeyleri Levent Hocanın yoruma dayalı olarak konuştuğunu düşünüyorum çünkü oradaki kirliliğin o balık ölümlerine sebebiyet verdiğine ilişkin bir veri ortaya koymadığını düşünüyorum, bunu çalışmak lazım. Kaldı ki şimdi, kasım ayından itibaren derin deşarj yapılmaya başlandı orada günde 10 bin, 20 bin ton ama Marmara Denizi’ne 7-8 milyon ton bir deşarj var. Şimdi bu 7-8 milyon tonluk deşarjı bir tarafa bırakıp…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bir tarafa bırakmıyoruz onu tabii ki.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Kasım ayından itibaren günde 10 bin-20 bin tonluk bir deşarjın üzerine balık ölümlerini, midye ölümlerini inşa etmek, bu, ispatlanması gereken bir konu, bir durum.

BAŞKAN MUSTAFA DEMİR – Günlük deşarj miktarı ne kadar? 10 bin-20 bin?

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – 10 bin metreküp Başkanım, 10 bin veya 20 bin.

BAŞKAN MUSTAFA DEMİR – “10 bin metreküp” diyebilir miyiz Ergene’den?

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Ergene’den Marmara’ya günde 10 bin metreküp ileri biyolojik arıtmayla arıtılmış su deşarj ediliyor.

BAŞKAN MUSTAFA DEMİR – Tamam.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Marmara Denizi’ne ise günde 8 milyon mmetreküp su deşarj ediliyor. Ne zamandır? Otuz senedir.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şimdi, İstanbul’un özellikle batısında bu sanayi kuruluşlarının yoğun bir şekilde orada yarattıkları kirlilik ki çok ciddi manada Tekirdağ’ın yüzde 80 oranında oradaki sanayi kirliliğinin sebebi olduğunu biliyoruz. Yani bir biyolojik çıktılı evsel atık var, insan çıktıları diyelim; bir de kimyasal çıktıları olan, o proseslerin sonunda denize dökülen, bunlar tabii ki çok çok farklı yani. Bazen 1 litre su 1000 litrenin değil, 10 bin litrenin de çok daha üzerinde bir olumsuz etki yaratabilir. Yani konuştuğumuz konunun sanayi çıktıları olduğunu ve bunların da çok tehlikeli sonuçlara yol açabildiğini göz önüne almamız gerekiyor diye düşünüyorum. Yani sadece hacim olarak bunu değerlendirmek doğru olmaz çünkü bu süreçlerde bu ölümlerin yaşanması ve mutlaka aydınlatılması gerektiğini gösteriyor. Ve o bölgede de özellikle müsilajın yoğun bir şekilde görülmesi zaten taşmakta olan bir bardağa son damla da olabiliyor bildiğimiz üzere.

Bir başka konuyla ilgili siz “Aktif oksijen.” dediniz.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Şimdi orada şunu söyleyeyim yalnız: Ergene Nehri’ne boşaltılan kimyasal atık sular, endüstriyel faaliyetlerden çıkan suların her bir endüstri aşağı yukarı kendi ön arıtmasını yapıyor…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ama biz… O dereyi daha ben on beş gün önce gördüm, simsiyah akıyor.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Simsiyah.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yani “Yapıyor.” demeyelim yani neden yapmadığını araştıralım, yaptırmaya zorlayalım ama yapılmadığını da bilelim yani. Bu sebepten…

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – İşte, yanıltıcı şey burası. Sorduğunuz zaman endüstriyel tesislere “Arıtma tesisimiz var, arıtma yapıyoruz.” deniliyor ama gerçekten orada 350 tane, 400 tane paket arıtmanın olması sorunu çözmüyor, onu söylemeye çalışıyorum.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Orada simsiyah, kokan bir kimyasal her gün akıyor yani işte normal olması gerekenin 3-4 katı debiye ulaştığını siz de ifade ettiniz yani…

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Kesinlikle.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Doğal debisi 1’ken 4 akıyor, 5 akıyor.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Şimdi şunu da teslim etmek lazım Sayın Vekilim: Oradaki bu kangren olmuş durum 2011 yılında fark edilmiş öyle ya da böyle.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Çözüme yönelik bir şeyler yapılması önemli tabii.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Ergene’yi Koruma Eylem Planı ortaya konulmuş. Devlet oraya 2,5 milyar, 3 milyar, 5 milyar, 10 milyar -neyse rakam, bilmiyorum- bir kaynak aktarmış, 5 tane ortak ileri biyolojik arıtma tesisi kurulmuş, 13 tane evsel kentsel arıtma tesisi kurulmuş, belediyelerin kurması gereken arıtma tesisleri orada DSİ finanse edilerek kuruldu. Dolayısıyla oradaki bu durum fark edilmiş ve buna yönelik çalışmalar yapılmış, bunu da teslim etmemiz gerekiyor. Ha, bunun neden bu kadar uzun sürdüğü, yeterli olacak mı olmayacak mı, bu bir çözüm mü değil mi, bunu tartışalım. Bence bu ortak arıtma tesisleri ve Ergene Koruma Eylem Planı’yla ortaya konulan sonuç da orada bir çözüm değil. Neden? Çünkü günlük 450 bin ton suya ihtiyaç var orada, yer altı sularının yüzde 85’i tükenmiş durumda.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kurutuyoruz orayı, Trakya’yı kurutuyoruz.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Ne yapacaksınız? Arıtsanız ne yapacaksınız?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yani nereden su bulacaksınız arıtacak?

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Nereden su bulacaksınız?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kirletecek su bulamıyorsunuz artık.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Evet. Yani dolayısıyla Ergene’yi konuşurken ortada kanayan bir yara olduğunu, en azından bu kanın durdurulması için bir şeyler yapıldığını da teslim etmemiz gerekiyor yeterlisini yetersizini, daha ne yapılması gerektiğini konuşma hakkımızı saklı tutmak kaydıyla.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şimdi, bu arıtma maliyetlerinde 0,49 cente mal olduğunu söylediniz.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Euro cent evet.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bunun bazı şeylerde 1,5 dolara kadar gittiğini, aslında burada saklı olay. Senelerdir bu arıtmadan vazgeçilip bunlar kâr olarak bazı şirketlerin hanesine yazıldı ama bütün zarar da doğada ve çevrede kamuoyunun, kamunun sırtına yüklendi. Bu saatten sonra en azından kamunun sırtına böyle bir şey yüklenmesine müsaade etmemek gerekiyor.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Kesinlikle.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – İşte o simsiyah akanların bir an önce tekrar berrak bir hâle getirilmesi gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.

PROF. DR. LOKMAN HAKAN TECER – Bir şey daha söyleyeyim bu şeyinizle bağlantılı olarak: Şu anda oradaki tekstil fabrikaları su geri kazanımı konusunu şiddetle talep etmeye başladılar. Acı bir şeydir yani kimseyi kişisel olarak suçlamak ve töhmet altında bırakmak istemiyorum ama özellikle yurt dışına çalışan firmalar yurt dışındaki o çalıştıkları, tedarik sağladıkları firmaların “Sularınızın yüzde 30-35’ini geri kazanacaksınız, yoksa size sipariş geçmem.” demesi üzerine su geri kazanımını gündeme almaya ve… Bu bakış açısını ve bu zihniyeti değiştirmeye yönelik olarak da bizlerin, sizlerin bir şeyler yapması gerekiyor.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Değişime ihtiyaç var. Trakya resmen kuruyor yani yüzde 85 suyunu kaybetmiş, yarın ormanlar da orada kuruyacak, tarım olanağı zaten gittikçe kötüleşiyor yani resmen sanayi orayı tam anlamıyla kurutuyor. Buna da engel olmak için suyu mutlaka geri kazanacak çalışmaları yapmanın yanında oraya yoğun su ihtiyacı olan tesis bir daha bu saatten sonra herhâlde yaptırılmaz diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.