ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şimdi, bu düzenlemede insanların kendi söylediklerini düzeltme hakkı, sözlü olarak doğrudan milletin içinde söylediklerini yine milletin içinde düzeltme hakkı elinden alınıyor. Yani, burada basında, biliyorsunuz, havuz medyası linç ediyor muhalif milletvekillerini; onlara tekzip gönderiyoruz, onlar yayınlanmıyor. Aynı havuz medyasında olduğu gibi biz yine tekzip göndereceğiz, düzeltme göndereceğiz, Mecliste kalacak. Bu topu topu yaşadığımız iki senelik süreçte 3-5 düzeltme hakkı kullanıldı, kullanılmadı. Bu nereden icap etti? Bu memleketin en büyük sorunu bu muydu da biz bu saatte bunları konuşuyoruz?
Şimdi, demokraside söz söylemek ve milletin temsilcilerinin milleti temsil etmesi esastır ama millet adına söz söyleme hakkı elinden alınıyor. Biliyorsunuz, sözlü sorular da o Anayasa değişiklikleriyle elinden alınmıştı, burada da yine devam ediyor.
Şimdi, AKP Genel Başkanının talebi üzerine bugünlerde biz burada çalışıyoruz. Bu, bir kere, insan haklarına aykırı. Yani, yazın bu tatil döneminde, insani olarak normalde insanların dinlenmesi gereken dönemde yukarıdan bir talimat geldi, ferman geldi ve bu ferman da… Burada bazı arkadaşlar “Önerge sahibiyiz, işte, teklif sahibiyiz.” diye söylüyorlar ama bu teklifleri kendilerinin hazırladığını, kendilerinin düşündüğünü, kendi kendilerini yok sayacak, kendi kendilerini imha edecek, sözlerini kesecek düzenlemeyi kendilerinin istediklerini hiç düşünmüyorum ben.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yalnız, biraz daha özenli Ali Şeker, biraz daha özenli…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yani, kendinizi bu kadar susturmaya ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum.
Şimdi, muhalefetin konuşması emniyet subabıdır demokraside. Eğer muhalefeti siz susturursanız orada demokrasinin kuralları, kaideleri yerine getirilmemiş olur; bir emniyet subabından vazgeçilmiş olur. Demokrasiye bir kere bu uygun değil.
Şimdi, arzuhâl vereceksiniz yani bir dilekçe vereceksiniz ve o dilekçeyle düzeltilecek. “Yasakları kaldıracağız.” diye geldiniz ama milletvekilinin söz söyleme hakkını bile çok görüyorsunuz.
Şimdi, şu anda yapılmak istenen: Meclis, Beştepe noterliğine çevrilmek isteniyor; buradaki milletvekilleri de bant işçisi gibi bant milletvekili olacak, önüne gelen kanun tekliflerini tasdikleyip bant işçisi gibi oradan geçirecek. Böyle Meclisi aşağılamak…
BAŞKAN – Sayın Şeker, ben biraz önce de izah ettim: Noterlik itibarlı bir meslektir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Noterlik tabii ki…
BAŞKAN – Benim noterlik sıram da 8.553’tür. Keşke sıram gelse de noterliğe gitsem diye bekliyorum.
Buyurun.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bakın, noterlik itibarlı bir meslektir ancak milletvekilliğini itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur.
BAŞKAN – Doğru söylüyorsunuz, doğru söylüyorsunuz.
Buyurun.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Temizlik işçiliği çok onurlu bir görevdir, herkes kendi görevini yaptığında avukatlık, öğretmenlik hepsi onurlu görevdir. Herkes bu onurlu görevini layıkıyla yapmak zorundadır. Biz de milletvekili olarak görevimizi layıkıyla yaparsak bizim haklarımız bizim elimizden alınırken onlara çanak tutmayız, kendi haklarımızı koruruz diye düşünüyorum.
Şimdi, burada gizli kapaklı olarak, bütün bu söz haklarının bir bir elden alınması maalesef, Meclisi tamamen işlevsizleştirecek olan bir düzenleme ve bu düzenlemenin Meclisimize de ülkemize de hiçbir faydası olmayacaktır. Gelin, senede 3-5 defa kullanılan bu hak konusunda bu maddeyi geri çekin diyorum.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.