19/10/2016 tarihli Meclis Araştırması Komisyonu

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANI DR. EKREM KELEŞ – Değerlendirmeniz için de çok teşekkür ediyorum.

Hakikaten, biz, sorumluluk hissiyle -az önce muhterem vekilimizin ifade ettiği gibi- Anadolu’dan gelen çocuklara yeterli imkân sağlayamamamız yüzünden, onların evlerine, yurtlarına gitmiş olmalarından kaynaklanan sorumluluktan dolayı, bunu o sorumluluk hissiyle ifade ettiğimi belirtmek istiyorum Muhterem Vekilim.

Diğer konuya gelince, gerçekten, belki bir yönetimin, bu örgütün yönlendirici şekilde kadrosuyla tabanını birbirinden ayırmak gerektiği kanaatimi arz etmek isterim. Tabanda, hiçbir şeyden haberi olmadan, sırf bir hizmet düşüncesiyle bu işin içerisine katılmış ve hakikaten ona inanarak bu şekilde katılmış çok sayıda insan olduğunu herkes biliyor. Bu insanlarla ilgili şöyle bir benzetmeyle ifade etmek isterim: Yani, yangında ortalık toz dumandır, yangının dumanı her tarafı kapladığı zaman yangının içerisinde kalanlar göremeyebilirler bazı şeyleri. Yani, bir tekme daha vurup yangının içindeki insanları iyice ateşin ortasına atmak yerine, o yangın içerisinden nasıl kurtarılabilir birtakım insanlar, belki buna yönelik bir çalışmanın da yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Ama başta örgütün lideri olmak üzere, hakikaten, sinsi bir şekilde birtakım planlamalar yaparak millete bu acıyı yaşatan ve milletin çocuklarına bu hayal kırıklığını yaşatan, üstelik sadece Türkiye’nin gençliğini heba etmekle kalmayıp Orta Asya için bir ümit olan gençliği yok eden, Balkanlar için bir ümit olan gençliği yok eden, Afrika için bir ümit olan gençliği yok eden, Endonezya, Malezya, Asya için bir ümit olan gençliği yok eden ve bunları emperyalizmin yeni sürümünün emrine veren bir insanın Müslümanlığa, dine yapacağı, yaptığı kötülük neyle kıyaslanabilir? Aile bağlarının koparılması, millet bağlarının koparılması, ümmet bağlarının koparılması, bütün bunları telafi edecek herhangi bir şey var mıdır?

Üstelik, şimdi, bunların her biri çok zeki gençler oldukları için, çok iyi yetiştirildikleri için her biri bulundukları yerde Türkiye açısından da önemli bir risk oluşturacaktır bundan sonra. Oranın dilini biliyor, kültürünü biliyor, orada yetişmiş ve bunlarla ilgili olarak memleketimize yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış olan bu insanla ilgili elbette bir konum belirlenmesi gerekiyor.

Ama inanın, şöyle bir endişemi de ifade etmek istiyorum: Yarın öbür gün bunu kullanan insanlar -burada konuşanlardan dinledik yani- bir şekilde onu ortadan kaybedip de Gaip İmam gibi, geçmişteki birtakım fırkaların, işte, geriye dönecek, bir gün geriye gelecek gibi bir imaj oluşturup böyle bir tablo ortaya çıkmasından da endişe etmiyor değilim.