ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, İmran Kılıç arkadaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine ve AK PARTİ camiasına başsağlığı diliyorum.
Sayın Bakanım, malumunuz, Ulaştırma Bakanlığında alınan ihaleler bir seferde bitmiyor, Bursa’da da bunu gördük daha önce Sirkeci-Halkalı hattındaki ihalede de bunu gördük. Önce ihale 863 milyona veriliyor, bitmiyor bir kısım işler yapılıyor, bu sefer 1 milyon 40 bin lira gibi bir rakama ihale ediliyor, yine bitmiyor sonrasında 1 milyar 394 milyon 464 bin 173 euroya iş bitiriliyor. Yani burada da işi bitiren ihaleye daha fazla teklif verdiği için elenen Cengiz İnşaat yani işi yabancı firma da alsa, başkası da alsa alt taşeron vasfıyla yine Cengiz İnşaat işi yapmış oluyor. Bunu nereden öğrendik? Bir gün kaza oldu Florya’da, gittik baktık, Florya’da kaza, ihaleyi alan başka bir firma, işi yapan Cengiz, Kolin, Kalyon her zaman olduğu gibi. Arada çıkan farkta 352 milyon euro yani 4 milyar 430 milyon lira bugünün parasıyla. Yani bu ihalelerin defalarca tekrarlanması ve euro bazında her seferinde artması üstesinden gelmeniz gereken bir sorun.
Yine, bir başka sorun var, Sabiha Gökçen Havalimanı metro inşaatıyla ilgili olarak, orada NATM tünel kazısı ve Umbrella Arch yapılmasıyla ilgili bir iş var. Bu işte 3,04 birim fiyatla verilen şey 3.380 birim fiyatla bitmiş durumda yani 1.111 katına bitmiş, toplamda ne, rakam olarak? 114 milyon 75 bin liraya bitmiş yani bu kadar, 1.111 kat fark olacak kadar hesapsız mıdır bu ihaleyi yapanlar, bu kadar ek ödeme nasıl çıkıyor? 2,3 milyara mal olan Osmangazi Köprüsü, 13 milyar yani 6-7 kat bu milletin sırtına yük olacak yani bu kadar gelecek kuşaklara yük bırakacağız.
Biliyorsunuz, birinci Boğaziçi Köprüsü 21 milyon 774 bin 283 dolara mal olmuştu. Yani Osmangazi Köprüsü öyle, Yavuz Sultan Selim Köprüsü öyle ve bugün Osmangazi Köprüsü’nden 236 liraya bir ambulans geçiyor. Ambulanslardan dahi ücret alınıyor çünkü orası kendi yurdunda yabancısın, senin değil orası deniyor. Sağlık Bakanlığı bir ara bunlarla ilgili HGS uygulaması başlattı ama bunda da sıkıntılar var, başka ambulanslar, belediye ambulansları, diğer ambulanslar buradan geçerken bu parayı ödemek zorunda kalıyorlar. Bu neye mal oluyor? Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçemediği için birinci, ikinci köprüden geçen bir hasta daha geçen Kırklareli’nden Koşuyolu Hastanesine giderken 2-2.5 saat gecikti, Aort damarı parçalanan, patlayan, “Diseksiyon” dediğimiz hastalığa maruz kalan bir hasta 2-3 saat gecikmek durumunda kaldı. Yani ülkemizdeki kendi köprülerimizden ambulanslarımızı bile geçiremez olduk.
Deprem konusunda İstanbul’da Kanal’la birlikte bir ada oluşuyor ve oraya ulaşım artık gittikçe zorlaşacak. İnsanların, bu adada kalanların yaşam standardı da bozulmuş olacak. Kanal İstanbul, Marmara Denizi’nin çürümesi demek, müsilaj bunun bir uyarısıydı, oranın çürük yumurta gibi kokması demek, buna engel olmak gerekiyor. Kanal İstanbul’a ne harcayacak paramız var ne de Marmara Denizi’ni katletmeye hakkımız var.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ – Son cümlelerinizi alalım lütfen.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Oğuz Arda Sel maalesef tren kazasında kaybettiğimiz bir evladımız ve orada, gelen çalışanlar Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları çalışanları şunu dedi: “Yüzde 85’i oradaki menfezden daha kötü.” Bu menfezleri kontrol ediyor musunuz?
İstanbul’un taksi çok fazlasıyla artık insanların canını yakmaya başladı. Bu, bir İstanbullu olarak benim de bizzat yaşadığım bir sorun. Bu konu siyasi polemik konusu değil, artık bir eziyete dönüştü; bunun çözülmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.