08/07/2021 tarihli Genel Kurul konuşması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biliyorsunuz, tutukluluğun devamıyla ilgili her ay kontrol edilmesi gerekirken mahkemeler iş yükünü gerekçe göstererek bunları yapmamakta ve tutuklu olanlar dahi bu konuda mağdur edilmekte. Bizim burada talebimiz, getirilen kanun teklifinde adli kontrolün devamına karar vermeyle ilgili “Dört ayda bir bu kontrol gözden geçirilecek.” deniyor, biz bunun her ay yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz çünkü bir kişi yine mahkemenin iş yükü bahane gösterilerek belki değerlendirmeye bile tabi tutulmadan adli kontrol tedbiri uzun süre uygulanmaya devam edecek.

Biliyorsunuz tüm dünyada adaleti temsil eden Themis heykeli vardır. Bu Themis heykelini Anayasa Mahkemesinin açılışında gözleri açık bir şekilde yaptı Türkiye yani Türkiye gözü açık adalete teslim edildi. Bu gözü açık olanlar da nereye bakıyor? Saraya bakıyor, saraydan gelecek talimata bakıyor ki ona göre karar versin. Bizim gerçekten tam bağımsız bir adalet sistemine ihtiyacımız var, yargı sistemine ihtiyacımız var ki Türkiye adalete erişebilsin. Ancak biz bütün mahkemelerde görüyoruz talimatla tutuklananlar mecbur serbest bırakıldığında da başka kumpas davalarıyla tekrar tekrar tutuklanıyor. Buna çok sayıda örnek var -az önce arkadaşımız da söyledi- Kavala var, Demirtaş var. Bu arkadaşlarımız göz göre göre, adalet çiğnene çiğnene tutuklanmaya, tutuklu yargılanmaya devam ediyorlar. Bizim bu sistemle ilgili, yargının iktidarın sopası hâline getirilen bu sistemle ilgili adalete erişme umudumuz maalesef yok. Bir tarafsız, bağımsız yargı dediniz, bir bağımsız, tarafsız yargı dediniz, evirdiniz, çevirdiniz yargıyı maalesef iktidarın oyuncağı yaptınız.

Bunun dışında AKP, son günlerde aile hekimleriyle ilgili bir yönetmelik geldi. Bu yönetmelikte diyor ki: Bir “tweet” atan hekim 50 ceza puanıyla cezalandırılacak, o attığı “tweet” ne kadar doğru, ne kadar gerçek olursa olsun o hekimi cezalandırmak için bir gerekçe olarak gösterilecek. Eğer 3 kez basına izinsiz konuştuysa o aile hekiminin sözleşmesi feshedilecek. Peki, aile hekimleri devlet memuru olmaktan çıkarıldı dendi ama bu sözleşmelerle devlet memurlarından daha sıkı bir şekilde ağzını bağlayan uygulamalara tabi tutuluyor.

Deprem konusunda Tozkoparan Mahallesi’nde insanlar evlerinden çıkartıldı, 900’e yakın hane kapının önüne kondu. Oradakiler şunu diyorlar: “Biz Danıştaya başvurduk, bu Danıştayın kararını bekleyin, dava sonuçlansın, ondan sonra yapacağınızı yapın ve bizi yerimizde yenileyin, bizi buralardan uzaklara mahkûm etmeyin. Bizim ödeyebileceğimiz şartlarda bize konut imkânı tanıyın ve bize destek olun.” deniyor. Milyarlarca lira bir avuç müteahhite verilirken depremin pençesinde duran bu halka doğru düzgün bir yardım yapılamadığından Tozkoparan’da da Avcılar’da da insanlar ölümle burun buruna yaşamak durumunda kalıyor.

Şişli Etfal Hastanesinin yenilenmesi; binanın sağlam olmadığı ifade ediliyor. Tamam, yenilenebilir ama yerinde yinelenmeli, kapasitesi de düşürülmeden yenilenmeli. Başka yerlere gönderilerek orada butik bir hastane yapılmamalı çünkü o bölgede gerçekten bir hastaneye ihtiyaç var; toplumsal olaylar oluyor, orada yaşayan yoğun bir nüfus var, gündüz nüfusu çok yüksek. Burada bütün branşlarıyla aktif bir hastaneye ihtiyaç var. Bunun yerinde yinelenmesi gerekiyor aynı şekilde.

Kadıköy Anadolu Lisesi var; Kadıköy Anadolu Lisesine 32 dönümlük arazisiyle göz dikmişler ve öğrenci sayısını da yarı yarıya düşürdüler. Yani bir ülkenin kültürü eğitim kurumlarına, devlet kurumlarına şehrin merkezlerinde ne kadar yer verildiğiyle alakalıdır. O şehirde eğer devlet kurumları şehrin merkezindeyse orada bir ağırlık vardır, bir kültür oturmuştur ama bizim burada, maalesef o okul arazileri arsa gibi görülüyor. O okul arazilerine başka başka AVM’ler, konutlar yapılsın diye, rezidanslar yapılsın diye gözler oraya dikilmiş durumda. Oralardan ellerini çekmeleri gerekiyor.

Validebağ korusu var; Validebağ korusu doğal ortamıyla orada -bugün hayvan hakları yasası gelecek buraya- yaşayan, doğal ortamda yaşayan hayvanların, sincabın, oradaki kertenkelenin, oradaki kuşların doğal ortamı orası.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, tamamlayalım Sayın Şeker.

ALİ ŞEKER (Devamla) – Oradaki yaşayan canlıların doğal ortamı ve oraya ne yapılmak isteniyor? Beton dökülmek isteniyor, suni çim yapılmak isteniyor, oradaki kuş yuvaları da orada yaşayan canlıların florası da ortamı da faunası da ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Bizim bugün başkentin girişinde durdurulan maden işçilerimiz var. Soma’da, Ermenek’te haklarını arayıp alamayan ve buradan çıkan kanunda o Uyar Madenciliğin mağdurları da yararlansın diye önerdiğimiz şey oraya konmadığı için mağdur olanlar var ve üstte yok, başta yok o insanlar başkentin kapısına gelmiş, başkentten içeri sokulmuyor. Bundan otuz yıl önce madenciler Meclise kadar gelebiliyordu ama bugün 30 kilometre dışında maalesef demokrasi bitti “Yerinizde durun.” deniyor. Daha önce Anayasa Mahkemesi “Şehirler arası yollarda da hak aranabilir, hak aramanın önüne hiçbir engel konulamaz.” dedi Anayasa Mahkemesinin kararlarına bile uymayan bir yürütme var. Bu yasaların çıkmasının ne anlamı oluyor eğer uygulanmayacaksa.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)