ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.
Öncelikle, bu kanun teklifi çok gecikmeli olarak geldi ve daha önce söz verilenin çok gerisinde, çok eksik geldi. O kanun teklifinin getirildiği tarihlerde dolar 12-13 lira düzeyindeydi, şimdi dolar 17 lira düzeyinde.
Öncelikle, pratisyen hekimler çok ciddi bir emek veriyor, çok ciddi bir iş görüyor. İlle de “Uzman adıyla sınıflayacağız.” diyerek yapılan bu uygulama zoraki bir uygulama; şartları iyileştirilsin, düzeltilsin ama pratisyen hekim arkadaşlarımızın emeği de yok sayılmasın.
Daha önce Meclise getirilen bir düzenleme vardı, şu anda pratisyen hekime 1.600 lira veriliyor, hâlbuki 4.710 lira verilecekti o düzenlemede. Oy birliğiyle geçen, Mecliste bütün partilerin de oy birliğiyle onayladığı yasa teklifi 4.710 iken şu anda 1.648 yani pratisyen hekimin emekliliğiyle ilgili 3.061 lirası düşürülmüş durumda yani bu enflasyon artışına rağmen böyle bir durum var.
Uzman tabiplerle ilgili de yine, 5.415 lira verilecekti o tarihte, onların da 3.296 lirası alınmış oldu, 2.119 lira 1 kuruş verilecek.
Bu kanun teklifi o zaman geri çekildiğinde AKP Düzce Milletvekili Fahri Çakır “Daha iyisini getireceksek -ki biz sağlıkta iddialıyız- onun için geri çekiyoruz, daha fazlasını da sağlamak niyetindeyiz, bunun daha iyisinin geleceğinin kanaatini taşıyorum.” demişti. Yine, Osman Boyraz “Daha detaylı, daha kapsamlı, daha içeriği etraflıca…” demişti.
BURHANETTİN BULUT (Adana) – İsmail Bey duymamış onları.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yani.
Yine, Komisyon Başkanı Ziya Altunyaldız “Daha kapsamlı bir düzenlemeyle haklarının verilmesi için geri çekiyoruz.” demişti. Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu “Daha kapsamlı bir şekilde ve daha teferruatlı bir şekilde bu hizmeti sunacak bir kanun metnini ve maddeleri halkımızın hizmetine sunacağız.” demişti. Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan yine aynı şekilde “Kapsamlı bir şekilde görüşülmesi lazım.” demişti. AKP Denizli Milletvekili Şahin Tin “Hak ettiği şekilde bu gerekli destekler, mali destekler sağlanacaktır.” demişti. Yani bu kadar çok sayıda milletvekilinin verdiği sözler havada kaldı, bu bizim için yanıltıcı değil, maalesef birçok söz havada kalıyor.
Şimdi, bir kere, sağlıkçıların temel ücretlerinin düzeltilmesi, düzenlenmesi ve onların da emekliliğe yansıtılması gerekiyor. İşte orada prim artıyor, bilmem ne… Yani devlet kanunu dolanır mı? Yani hak ettiği ücreti verir. “Ben ona verince başkasına da vermek zorunda kalacağım.” gibi bir bahanenin arkasına sığınılıyor, bunlar doğru değil. Doğru olan, hak ettiği temel ücreti verip bunların da emekliliğe yansıması, emeklilikte de hak ettikleri ücretleri almaları. Hâkim ve savcılar bunu alıyorlar, valiler bunu alıyorlar. O zaman kıyamet koptu “Bir validen daha fazla mı alacaklar?” Bir uzman hekim, bir üst ihtisas yapmış olan hekim, yeri geliyor bir validen on yıl daha fazla okuyor ama yok, haşa alamaz ve gelinen durumda da neredeyse üçte 1’ine düşürüldü o artışlar, üçte 2’si gitti bu enflasyona rağmen. Bizim bunu mutlaka temel ücret üzerinden düzenleyerek yapmamız gerekiyor.
En önemli konulardan biri de çalışan hekimlerin çalıştıkları sürede emeklilik ödeneklerinde, ek ödeneklerinde kesinti yapılıyor yani çok ciddi bir kesinti oluyor ve bu, sadece işte bordrolu olarak çalışan hekimlerde var. Bu doğru değil. “Hekim ihtiyacımız var.” diyoruz, bir yandan geçen sene 1.405 hekim bir yıl boyunca gitti, on iki ayda; şimdi, beş ayda 942 hekim gitti, bir buçuk ayda Cerrahpaşa’nın mezun ettiği hekimi biz yurt dışına gönderiyoruz, koskoca Cerrahpaşa’nın bir yılda mezun ettiğini biz bir buçuk ayda gönderiyoruz ve bu gönderdiğimiz hekimler -siz de biliyorsunuz- üst ihtisas yapmış, konusunda uzman, aranan hekimler, maalesef tutamıyoruz. O gün verdiğimizin üçte 1’ini vererek mi tutacağız biz bunları? Yani bu, bir kere halk sağlığı açısından da sıkıntılı bir düzenleme. Beklentilerin karşılanmamış olması hekim göçünü maalesef daha da hızlandıracak, endişem var. Bu sene eğer bu hızla gidecek olursa 3.2200’ün üzerinde yurt dışına hekim çıkması bekleniyor yani geçen seneki beş ayı bu seneki beş aya oranladığınızda 3 binden fazla hekimi biz kaybedeceğiz ve bunların hepsi de yetişmiş hekimler. Ondan sonra siyasetçileri de arayacaklar “Ben Ağrı’da doktor bulamadım, ben Hakkâri’de doktor bulamadım, ben Van’da doktor bulamadım.” diye sizi de sıkıştıracaklar. Bunun yolu belli, hekimlerin hem çalışma koşullarını iyileştirmek hem şiddeti önleyecek gerçekten kapsamlı bir düzenleme yapmak hem de geleceğe yönelik, emeklilikle ilgili gelecek kaygısı olmadan çalışabilecekleri bir düzenleme yapmak. Yani bunun kapsamlı olması konusunda hepimizin az çok tecrübesi var, fikri var, pekâlâ bu konuda destek verilebilir. Kanun teklifi geldi, bütün partiler konuşmuştu, o gün Maliye Bakanı değişti, geri çekildi. Genel Kurulda oy birliğiyle kabul edilen bir şeyin geri çekilmesi de vaka olarak tarihe geçti maalesef.
Bu disiplin yönetmeliğiyle ilgili bir düzenleme var yani disiplin yönetmeliği derken disipline bağlı olarak da ne kadar ücret verileceği… Daha önce MHP’li bir başhekim geldi -en çok da ameliyat yapanlardan birisiyim, o zaman performans yok, biz performans olmadan en çok vaka alan, hasta bakanlardandık- bizim döner sermayemizi kesti, sırf siyasi saiklerle. Müfettişe bu konuda şikâyette bulunduğunda müfettiş “Haksız bir kesinti var, bu kabul edilemez.” diye bizi haklı buldu. Niye böylesi bir düzenleme… Disiplinse cezası zaten veriliyor yani çalıştığının karşılığını, ürettiğinin karşılığını insana vermek için ille başka bir davranış biçimine mi girmesi gerekiyor, illa biat mı etmesi gerekiyor? Yani bu konuda böyle bir inisiyatifi koymak doğru değil. Bir hekim çalıştıysa, o mesaisini yaptıysa, o ödemesini de almalı, ek ödemesini de almalı. Aslında bu, asıl maaşına yüklenmeli ama döner sermayeyle ilgili Demokles’in kılıcı gibi bu madde yakışmıyor. Sağlık mensupları için de bunun uygulanmasını talep etmek bizim Komisyonumuza yakışmaz diye düşünüyorum. Zaten disiplin yönetmeliği vardır, ayrıca bir de parayla terbiye etmek gibi bir yola girmek doğru değil, yakışık almaz diye düşünüyorum.
Veteriner hekimlerin sorunları var, onlar da “Sağlık konusunda hizmet veriyoruz ve bizim de sağlık sınıfındaki bu iyileştirmelerden çok cüzi de olsa yararlanmamız gerekir.” diyorlar. “Bütün sağlık çalışanlarına yönelik, sağlık hizmetlerindeki bütün hizmet verenlere yönelik iyileştirme yapacağız.” denilmişti, onlar maalesef etkin bir şekilde yapılmadı; 3600’ün içerisine kondu, onlar da ek gelir dilimine girdiği için doğru düzgün bir artışa yol açmıyor.
Üniversitelerle ilgili daha önce getirilen düzenlemelerde temel ücretlerinde de artışlar yapılacaktı, onlar da yok. Yani geçen, getirilenin çok daha gerisinde bir düzenleme. Yine, Danıştayın verdiği karara göre düzeltilmesi gereken şey, inceleme heyetleri şeklinde yine yönetmeliklere bırakılmış. Yani bizim kanunları net ve berrak yapmamız lazım. Daha önce sabit ek ödemeyle ilgili ne getirmişlerdi? “Yüzde 180 oranı, yüzde 450 olacak.” demişlerdi ama yüzde 265 olarak geldi. Yani gerek emekliliğe yansımada gerek sabit ek ödemenin daha önce teklif edilenin çok gerisinde kalması neticesinde insanların beklentileri boşa düştü. Bunu, en azından, daha önceki tekliflerdeki noktaya getirmemiz bu hekim göçünün önünü kesecek ciddi bir savunma olacaktır. Yani bizim bu hekimlere “Giderlerse gitsin.” deme lüksümüz yok, onları tutabilecek bir düzenlemeyi Sağlık Komisyonu olarak talep etmeliyiz; Plan ve Bütçe Komisyonu da sağlığını kaybetmek istemiyorsa, Türkiye’nin sağlığını kaybetmesini istemiyorsa bizim bu önerilerimiz ışığında bir tutum almalı ki biz hekimlerin yüzüne bakabilelim, hekimler de Türkiye’de kalıp hastalarımızın sağlığı için mücadele versinler.
“Doktor öğretim üyesi” bir de “eğitim görevlisi” dedikleri kavramlar var. Yani bir yıl içerisinde bir insanın hemen eğitim vermeye başlaması… Önce eğitimini tamamlayacak ki eğitim verebilsin. Bu konuda da maalesef biz çok sayıda uzman hekimi, eğitim de yapan hekimleri de kaybettiğimiz için apar topar kadro ihdasıyla ilgili bir çaba içerisine girilmiş. Burada da çok sayıda yeni asistan alındı yani tamam ihtiyaç var, alınsın ama uzmanlık eğitimi verecek kadar yeterli eğitim kadrosu yokken bu kişilerin eğitilmesi de başka bir sıkıntı. Eğitim kadroları daha da fazla kayba uğramadan onların şartlarını mutlaka iyileştirecek tedbiri alalım “Ne hâlleri varsa görsünler.” demeyelim.
Kadro artışıyla ilgili, sözleşmeli… İşte sözleşmelide, insanlar diyorlar ki: “Daha fazla ücret aldığı için onu tercih ediyor.” Biz niye devlet memuru kadrosuna bu ücretleri veremiyoruz, vermiyoruz? Onlara verelim, onlar bu şartlarla bu hizmeti görsünler. Sözleşmeli izin kullandığında ücreti kesiliyor.
Taşeron sistemi zaten Türkiye’de sağlık sisteminin en büyük sorunlarından biri. Sürekli hastabakıcılar değişiyor ve onların yaptığı hatalardan dolayı insanlar ölüyor, insanlar sakat kalıyor yani bir toraks tüpünün yüksekte tutulmaması gerektiğini bir personele öğretiyorsunuz, sizde sürekli çalışan birisi öğrenebiliyor ama üç gün önce taşerona girmiş olan bir kişi orada o tüpü alıp “Temizlik yapıyordum, yerleri siliyordum.” diye getirdiğinde o akciğer apsesiyle ve bazen de ölümle sonuçlanabiliyor. Onun için, sağlık hizmetlerindeki bütün personelin çok önemli olduğunun farkına varalım ve onları hak ettikleri ücretler üzerinden, taşeron sistemi üzerinden değil de haklarıyla birlikte devlet kadroları üzerinden yerlerinde tutalım.
Bu maddelerin de bir an önce görüşülüp yürürlüğe girmesi ama düzgün bir katkı verecek yani ücret artışı sağlayacak şekilde buradan çıkması gerekiyor. Az önce söylediğim gibi, her ay daha da artan hekim göçü bu teklif çıktıktan sonra daha da artmasın, bu konuda tedbir alalım diyorum.
Teşekkür ederim.
https://www.tbmm.gov.tr/Milletvekilleri/UyeKomisyonKonusmaTutanakDetay?tutanakId=51690
Yasama Yılı: | Kayseri Milletvekili İsmail Tamer ve 51 Milletvekilinin, Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4485) (Tali komisyon) |
Birleşim: | 27 |
Tarih: | 5 |
Tarih: | 08 .06.2022 |